Geçtiğimiz hafta Paramedya’da en çok okunan yazılardan biri Remzi Özdemir’in yazdığı “ Bankacılar Şimdiden İş Baksın” yazısı oldu. Yüzbinden fazla okuyucu “ Neden ki ?” diye düşünerek yazıyı okudu, ve yazıya çok sayıda yorum geldi . Kimi “ Olmaz öyle şey , bankacılık daha ölmedi ! “ diyerek tepki gösterdi , kimi ise çok haklı diye düşündü.
( Bu noktada bir parantez açarak şu konuya açıklık getirelim ;
Paramedya kurucusu , editörü ve köşe yazarı Remzi Özdemir, teknolojiye ve yeniliklere olan ilgisi ve merakı nedeniyle Bankacılık’taki son gelişmeleri de yakından takip eder ve deneyimler . Sektörü yakından izler, gözlemler ve yorumlar. Hem ekonomi gazetecisi olarak hem de müşteri olarak farklı sektörlerde önemli bulduğu konulara dikkat çeker. On yıldan uzun bir süredir Bankacıların yaşadığı sorunlara ( ekonomi, finans, borsa haberleri içeren ) internet sitesinde yer verdiği için tüm bankalardan yüzlerce bankacıyı bizzat tanır, görüşür, haberleşir. Bankacılığa ve Bankacı sorunlarına bu kadar hakim olduğu için onu “ emekli Bankacı “ sananlar da az değildir . “Emekli olmasa bile kesin bir süre bankada çalışmıştır..” diye düşünenler, hatta iddiaya girenler bile olmuştur. Buradan bir kez daha açıklamış olalım; Remzi Özdemir hayatının hiçbir döneminde, hiçbir bankada çalışmamıştır. Kendisi uzun yıllar muhabirlik yapmış , farklı gazetelerde çalışmış, 15 yıl kadar önce de Paramedya’yı kurmuş bir ekonomi gazetecisidir. )
Bankacıların yeni iş arayıp aramaması konusuna geri dönersek …
Ben şahsen , 10 yıl önce bankadan, bankacılıktan fiilen ayrılmış ve yakın zamanda yaşımı da doldurarak “geç emekli” olmuş eski bir Bankacı olarak inanıyorum ki; Bankacıların büyük çoğunluğu eğer mümkün olsa zaten yarından tezi yok farklı işlerde çalışırlar. İş aramaya zamanları, enerjileri ve özgüvenleri olsa zaten ararlar, bulurlar ve arkalarına bile bakmadan bu sektörden kaçarlar . Halihazırda tazminat haklarını alıp bankacılıktan ayrılmayı isteyen binlerce Bankacı olduğuna da eminim . Teknolojik gelişmelerin geldiği noktadan bağımsız olarak , sektördeki iş yapış anlayışı, hedef baskısı zaten binlerce bankacıyı sektörden soğutmuş durumda.
Diğer taraftan, “Fast food tarzı finansal hizmet” , “zamansız ve mekansız 24 saat hizmet” anlayışının son numarası; “geceyarısı verilen bir siparişle eve getirilen kredi kartı hizmeti “ Bankacıları ne kadar tedirgin edebilir, “ Eyvah işimiz elden gidiyor !” dedirtebilir ? Bence henüz değil… En azından sektördeki mevcut çalışanları değil. Bundan sonra yeni işe girecek , yeni nesiller için beş, on yıl içinde sorun olabilir ama şu anda bir bankada çalışan tüm bankacılar eğer sabredebilirlerse, dayanabilirlerse, güçleri yeterse daha uzun yıllar bu sektörde kalmaya devam edeceklerdir.
2000 sonrası doğanların bir bankaya girip saatlerce sıra bekleyip hizmet almak istemediği bir gerçek , yeni nesil birçok şey gibi finansal hizmetlerin de anında olmasını, ayağına gelmesini, kendini yormamasını istiyor. Onlara bu seçeneği sunmak hem Bankaların hem de diğer alternatif finans kurumlarının bir zorunluluğu haline gelmiş durumda. Ama unutulmamalı ki ülkemizin yaşlı nüfusu da hızla artmakta ve 2000 öncesi doğumlular , özellikle de “Servet sahibi orta yaşlılar” halen bankacılarla iş yapma konusunda ısrarcı ve istekli olabiliyorlar. İnsansız ve şubesiz bankacılık tüm Bankaların iştahını kabartsa da, ülke nüfusunun genel yapısı, yaş ve servet dağılımı , reelde gittikçe gerileyen eğitim seviyesi gibi gerçekler ve gerekçeler sebebiyle bu hedefe kısa sürede ulaşılamayacağı da ortada.
Bunları düşünerek Bankacılar işlerinin geleceği konusunda rahat bir nefes alabilirler mi ? Sanmam … Bankacılıkta “ rahat nefes alma..” sorunu olduğu da diğer bir gerçek. Sabah Şube kapısında sıra bekleyen müşteriler , akşamları geç saatte bitmeyen mesailer olduğu sürece , geceyarısı sipariş verilen kredi kartının aynı gece eve teslimi konusu şimdilik sadece bir fantaziden ibaret. Çoğunluğun asla talip olmayacağı göstermelik bir hizmet , bir reklam belki. Yanısıra getireceği riskler , tehlikeler ve tehditler ise ayrıca tartışılması gereken konular . Şimdilik bu kadar.