Sizinle çalıştığım süre boyunca; Onursuzluk yapmadım! Hak yemedim, ahlaksızlık yapmadım, usülsüzlük yapmadım ve yapılmasına müsaade etmedim. Kursağımdan haram lokma geçmedi! Ama sizin gibi bir bankaya emeğimden ve hayatımdan verdiğim her pay HARAM olsun! “Biz doyuramadık Allah sizin gözünüzü doyursun”
Yine bir İK görüşmesine çağrıldım. Görüşmenin konusu söylenmedi. Tahmini zor olmayan bir görüşmeydi ve son İK görüşmem olacaktı biliyordum. Kalktım sabah sabah ve tıpış tıpış gittim. Öfke, iç burukluğu, kırgınlık, değersizlik duygularıyla boş boş baktım bir önüme konan iş akdi fesih yazısına bir karşımda bık bık soluksuz anlatan yeni yetme personele ve yanında oturan “müdürüme”.
Müdürüm bana bakamadı bile. İk’cı personel ‘Hadi imzala ve sıradaki görüşmeye geçeyim.’ edasıyla bana bakarken imzaladım iki paragraflık yazıyı. İşte bitmişti.
Bu noktada söyleyecek bir şeyimin olup olmadığını sordu karşımdaki.
‘15 yıllık emeğimin karşılığı olarak beni norm kadro fazlası olarak gören kurumumun, beni bu kadar basitçe işten çıkarması karşısında söyleyecek bir şeyim yok.’ dedim.
Çalıştığım şehrin en varoş semtindeki, o ucube binadaki dehlize o gün gidemeyecektim.
Bu beni mutlu etti çünkü zaten bir gün önce yerime bir şubenin gişesinden alınan bir personel oturtulmuştu bile. Onun oraya bir gün önce oturtulması nedeniyle ben artık ‘norm kadro fazlası’ olan bir operasyon yönetmeniydim nazarlarında.
Aslında ‘hiçbir şeydim’ artık onlara göre.
Bir banka düşünün! Şubelerdeki en elzem pozisyondaki personelini kolaycacık harcayan ve maliyetini deneyime, maliyetini kıdeme, maliyetini şubedeki maddi ve manevi güven boşluğuna tercih eden bir banka.
Bankacık! Bitti işte! İşkence ve mobbing bitti işte! İstedikleri kadar iş gücü maliyetini düşürsünler, şube birleştirsinler, kapatsınlar karlarını çok daha yüksek göstermek için.
Neye yarar?
Kendi Müşterilerinin dahi sevmediği ve kaçtığı bir bankasın sen artık!
Geçen sene miydi “ itibar yılın” senin? İtibarını yükseltmeyi misyonun haline getirmiştin hani ‘Ey Bankacık! Bu sene ne oldu? Ne değişti?
Bana göre geçen cuma itibarını yerle bir ettin hem de kendi ellerinle. Mevzuata son derece hakim, sadece banka riskini ve şube gişe personelini, güvenliğini, çaycısını değil tüm şubeyi yöneten ve hatta şube müşterisini yöneten en kilit yöneticisini işten ‘haksız yere‘ atan bir bankanın itibarından bahsedilebilir mi sizce?
150 kişiden bahsediliyor bir günde! Kıdemleri 10 ile 20 yıl arası değişen ‘150‘ personelden bahsediliyor!
– Bu personeller yıllarca şubenin atm’sini saydı, 20 yıl öncesinin teknolojisine sahip o atm’lere para yükledi, kontrolünü ve muhasebesini yaptı.
– Şubenin nakit akışını yönetti.
– Şubenin mevduatını yönetti.
– Müşterilerin kiralık kasa ziyaretlerine eşlik etti.
– Çek, senet, kredi sözleşmeleri, ipotekler, araç rehinleri, teminat mektupları, gümrük beyannameleri, dış ticaret evraklarını muhafaza etti, tüm bunların rutin sayım ve mutabakatını yaptı.
– Mutfak ve tuvalet gereksinimlerini karşıladı.
– Şube arşivini yaptı ve kutuladı.
– Şubelerin tadilat zamanlarında her türlü sıkıntıyı çekti.
– Genel müdürlük ve şubelerle diyaloğu yürüttü.
– Yeri geldi diğer şubelerdeki genç operasyonculara görev olarak veya gönüllü mentorluk yaptı.
– Şube müdürleri de dahil tüm şube personelini, tüm cari işlemler, kredi işlemleri, nakit işlemler, insan ilişkileri konusunda eğiten, yol gösteren bankanın en donanımlı personeli oldu.
– Şubedeki personelin doğum günlerini dahi unutmadı.
– Şube müdürlerinin eğitim ve toplantı uçak biletlerinin alımını gerçekleştirdi.
– Şube müdürünün verim toplantılarına istedikleri bilgileri içeren çizelgeler, dosyalar hazırladı.
– Müşteri aramalarına canı gönülden yardım etti, (çünkü biz bir ekiptik.)
– Şube muhasebe kayıtlarını tuttu, kontrol etti, varsa hataları bulup düzeltti.
– Vergi, SGK son ödeme günlerinde canla başla çalıştı, işlemler yetişsin diye çırpındı.
– Ay sonu, devre sonu ve yıl sonlarında uzun mesailer yaptı.
– Gönüllü eğitimlere katılarak gönüllü eğitmenlik yaptı.
– Şube gişelerini hem iş hem satış hem de iletişim becerileri konusunda motive etti.
– Şubenin bir araya geldiği yemekler vb. organizasyonlar tertip etti.
– Tüm bunları yaparken öğle arasına çıkamadı çoğu zaman.
– Rutin akşam mesaileri dışında uzun mesailere kaldı.
– Şubenin elektrik, inşaat, donanım ihtiyaçları ile ilgilendi.
– Sorunlu müşterileri odasına alıp sakinleştirdi ve sıkıntılarına çözüm aradı. Ve sayamadığım çok daha fazla işle uğraştı. Geçen ekim ayının sonuna kadar tüm yukarıda saydıklarımı ‘tek başına’ yaptı. Sonra şubelerden birer eşyaymış gibi alındılar bu personeller ve sonun başlangıcı olan derme çatma görev yerlerinde, anaokulu konseptindeki minnacık masalarına tezat dev ekranlarda çalışarak son günlerini beklemeye başladılar.
HEM DE NASIL BİR ÇALIŞMA?
– Eskiden tek şubenin işlerini yaparken şimdi en az 5 şubenin işlemleriyle uğraşarak. Şaka değil gerçek! Önümüzdeki dönemde geride kalan kıdemli arkadaşlarımız da benimle aynı makus sonu yaşayacaklar. Eminim buna. Onlar da eminler. Ama ses çıkarmadan kurbanlık koyun gibi sonlarını beklemelerini anlayamıyorum. Geçen cuma bize yapılan “ilk kıyım” günü beklerdim ki eyleme geçebilsinler. İşi yavaşlatsınlar, iki saat sistemlerini kapatsınlar ya da ne bileyim sessiz bir çığlık atsınlar ama yapmadılar.
Eminim çok üzüldüler, yan masadaki arkadaşlarının boşluğuna bakıp. Ben o gün ne ayıldım ne bayıldım ne sinir krizi geçirdim ne de kimseye bir şey söyledim. O imzayı attıktan sonra söyleyeceklerimin bir anlamı olmazdı. Ama çok fazla öfke, kin ve hırs doluyum. Son olarak, iki şey söyleyeceğim sizlere. Birincisi; İlk yazımdan sonra tuvaletsiz operasyon merkezi kalmadığını biliyorum ve içim rahat bu konuda.
Geride kalanlar en azından rahatça, insan gibi tuvalete gidecekler. Ha tabi ekip yönetmenlerinin nereye gidiyorsun işi bırakıp bakışına aldırmaya devam edip yerinden kalkamayarak böbreklerini hasta etmelerinden de korkmuyor değilim. Korku psikolojisi ile yaşamak en berbatı! İkinci ve son olarak ise; Multinetimdeki geçen aya ait bakiyemi kullanamadan kartımı kapatmışsınız. Çok ayıp ettiniz! O da sizin cuma vadesiz hedefinize katkım olsun! Ya da sadakam! Sizinle çalıştığım süre boyunca; –
Onursuzluk yapmadım!
– Hak yemedim!
– Ahlaksızlık yapmadım!
– Usülsüzlük yapmadım ve yapılmasına müsaade etmedim!
– Kursağımdan haram lokma geçmedi! Ama sizin gibi bir bankaya emeğimden ve hayatımdan verdiğim her pay HARAM olsun! “Biz doyuramadık Allah sizin gözünüzü doyursun”
Aç personele 4 sanatçılı organizasyon!
Bankalar bunu hep yapıyor ! Yıl sonuna doğru , Aralık ayı gelmeden, bilanço kapanış dönemi yaklaşırken ya da yılın başında...