Ünlü ekonomist Mahfi eğilmez, İMF’nin Türkiye ile ilgili beklentilerini yorumladı.
Yazısına “İMF’nin Türkiye falı karamsar”diye başlayan Mahfi Eğilmez, www.mahfiegilmez.com isimli kendi internet sitesinde şun değerlendirmeyi yaptı:
IMF’ye göre Türkiye’nin 2014 yılında da 2015 yılında da yüzde 3 büyümesi bekleniyor. IMF tahmini çerçevesinde Türkiye, büyümesini 2017 – 2019 arasında ancak yüzde 3,5’e çıkaracak. Bu tahminler gerçekleşirse son iki yıldır potansiyel büyümesinin altında kalan (2012 yüzde 2,1, 2013 yüzde 4) Türkiye, 2014 – 2019 arasındaki 6 yılda da potansiyel büyüme hızının altında kalmaya devam edecek demektir. IMF’nin raporundaki büyüme tahminleri hükümetin orta vadeli programındaki öngörülerden çok daha karamsar bir büyüme tablosu çıkarıyor karşımıza. Eğer bu tahminler gerçekleşirse Türkiye’nin bırakın 2023 hedeflerine ulaşarak en büyük on ekonomi arasına girmeyi ilk 17 ekonomi arasındaki yerini koruması bile sıkıntıya girer.
Kişi başına gelirin gelişme trendine baktığımızda IMF’nin, Türkiye’nin orta gelir tuzağında kalacağını tahmin ettiğini görebiliyoruz. Orta gelir tuzağından çıkabilmemiz için bu süre sonunda kişi başına geliri 20 bin dolar dolayına çıkarmamız gerekiyor.
Yatırımlar ve tasarrufların GSYH içindeki paylarına baktığımızda, aradaki (cari denge / GSYH oranı) farkın, belirli bir düşüşe karşın, devam ettiğini görüyoruz. İç tasarrufların artırılamaması, dış finansmana bağımlığın devam etmesine, dış finansman akışındaki daralma ise yatırımların artırılamamasına yol açıyor. Yatırımların artırılamaması, büyüme hızının düşük kalmasının temel nedenini oluşturuyor.
Türkiye için IMF’nin enflasyon tahminleri 2014 yılsonu için yüzde 9, 2015 yılsonu için yüzde 7,1. IMF’nin 2014 tahmini hükümetin orta vadeli programdaki tahmininden (yüzde 9,4) iyimser olmakla birlikte 2015 tahmini hükümetin orta vadeli program tahmininden (yüzde 6,3) kötümser görünüyor. IMF’nin tahminleri gerçekleşirse Türkiye önümüzdeki 5 yıl boyunca Merkez Bankası’nın hedeflediği yüzde 5’lik enflasyonu yakalayamayacak.
IMF’ye göre işsizlik çift haneye ulaşmasa bile yüzde 9,9 düzeyinde seyredecek. Tahminler doğru çıkarsa Türkiye’nin bir daha 2000’ler öncesindeki yüzde 7 – 8 işsizlik oranlarına dönmesi mümkün olmayacak demektir. Bu da bize işsizlik histeresisi hipotezinin Türkiye’de doğrulandığını gösteriyor.
IMF, Türkiye’de bütçe dengesinin önümüzdeki dönem boyunca yüzde 2’ler dolayında bir açıkla gideceğini tahmin ediyor. Bu düşük açıkların faiz dışı giderlerde sağlanan tasarruflar ya da vergi geliri artışlarıyla değil bir seferlik gelirlerin yarattığı imkanlarla sağlandığını ve yapısal reformlar olmadan bu durumun sürdürülmesinin kolay olmadığını biliyoruz. Düşük bütçe açıklarının devamını öngördüğüne göre IMF, bu tür bir seferlik gelirlerin en az 5 yıl daha devam edeceğini ya da bütçeye ilişkin yapısal reformların yapılacağını varsayıyor demektir.
Kamu borç stokunun GSYH’ya oranındaki azalmanın devam edeceği öngörülüyor. Bu tahminin bütçe açıklarındaki düşüşle tutarlı bir tahmin olduğunu düşünüyorum.
IMF’nin tahminlerine göre cari açıktaki düşüş devam edecek. Bu da düşük büyüme hızlarıyla tutarlı bir tahmin. Ne var ki büyüme oranı potansiyel büyümenin oldukça altında kalmasına karşın cari açık, tahminlere göre, yüzde 5,5’in altına düşürülemiyor. Bu, Türkiye açısından çok sıkıntılı bir duruma işaret ediyor.
Değerlendirme
IMF’nin burada yer verdiğim Türkiye tahminlerinin bugünkü durumdan hareketle ileriye doğru baktığımızda gerçekleşme olasılığı yüksek görünüyor. En temel sorunumuz olan iç tasarrufları artırmak için asıl çözüm olan yapısal reformlara girişilememesinin yanı sıra faizi sıfır dolayında tutarak sorunu daha da ağırlaştırıyoruz. Geçmişte düşük iç tasarrufları ikame etmek üzere başvurulan dış finansman kaynaklarına ulaşmak da eskisi kadar kolay olmayınca yatırımların artırılması ve büyümenin hızlandırılması mümkün görünmüyor.
Özetle söylemek gerekirse faiz takıntısı kısa dönemli, yapısal reformlara girişilememesi de orta ve uzun dönemli çözümsüzlüklerin temelini oluşturuyor. Bu takıntı ve bu eylemsizlikten kurtulmadan ekonoımiyi yeniden rayına sokmak kolay değil.
Bir otomobil normal olarak dört tekerlek üzerinde gider. Bazen gösterilerde pilotların otomobili kısa süre iki tekerlek üzerinde götürdüğünü görürüz. Türkiye, 2001 krizi öncesinde ekonomiyi aynen iki tekerlek üzerinde giden otomobil gibi yürütür olmuştu. 2001 yılında ekonomi krize girdikten sonra otomobilin yeniden dört tekerlek üzerine oturması gibi ekonomi de normal bir yönetime geri dönmüştü. Son iki yıldır ekonomiyi yine iki tekerlek üzerinde giden otomobil gibi götürmeye başladık. Büyüme hızımızın düşmesi bundandır. İki tekerlek üzerinde hızlı gidilmez.
YAZI KAYNAK:
Paranın Yönü? Dolar, Borsa, Mevduat, Tahvil, Altın…
https://www.youtube.com/watch?v=IWMpIhSeHWc