Yargıtay psikolojik baskıyla kendi rızasıyla istifa eden bir özel sektör çalışanına tazminat ve tüm haklarının verilmesini karar verdi. Bu karar son dönemde hedef baskısı nedeniyle istifaya zorlanan bankacıları da ilgilendiriyor.
Kayseri’de bir firmada maaş ve prim alarak çalışan işçi, kendi isteğiyle istifa etti. İstifası kabul edilen işçi, şirketin yıldırma politikası uygulayarak işten çıkarmaya zorladığını, geç saatlere kadar çalıştığını, yıllık izinlerinin kullandırılmadığını ileri sürerek, ihbar ve kıdem tazminatları ile yıllık izin, fazla çalışma ve hafta tatili alacaklarının tahsili için dava açtı.
Kayseri 3. İş Mahkemesi, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davanın kısmen kabulüne karar verdi.
Yerel mahkeme kararı, taraflarca temyiz edildi.
Temyiz istemini görüşen Yargıtay 22. Hukuk Dairesi, yerel mahkemenin kararını oy birliğiyle bozdu.
Yargıtay 22. Hukuk Dairesinin bozma gerekçesinde, dosyadaki uyuşmazlık konusunun, taraflar arasındaki iş ilişkisinin işçinin istifası ile sona erip ermediği olduğu belirtildi.
Gerekçede, genel olarak iş sözleşmesini fesih hakkının, “Hak sahibine karşı tarafa yöneltilmesi gereken tek taraflı bir irade beyanı ile iş sözleşmesini derhal veya belirli bir sürenin geçmesiyle ortadan kaldırabilme yetkisi veren bozucu yenilik doğuran bir hak” olduğu kaydedildi.
İşçinin, haklı bir sebebe dayanmadan ve bildirim öneli (süresi) tanımaksızın iş sözleşmesini feshetmesinin istifa olarak değerlendirilmesi gerektiği vurgulanan gerekçede, istifa iradesinin karşı tarafa ulaşmasıyla iş ilişkisinin sona ereceği ifade edildi.
İŞTE KARARIN GEREKÇESİ
Dairenin gerekçesinde, şu tespitlere yer verildi:
“İşçinin istifa dilekçesindeki iradesinin fesada uğratılması da sıkça karşılaşılan bir durumdur. İşverence tazminatların derhal ödenmesi ve benzeri baskılarla işçiden yazılı istifa dilekçesi vermesini talep etmesi ve işçinin buna uyması durumunda gerçek bir istifa iradesinden söz edilemez. Bu halde feshin işverence gerçekleştirildiği kabul edilmelidir. İstifa belgesindeki ifadenin genel bir içerik taşıması durumunda, işçinin dava dilekçesinde somut sebepleri belirtmesinde hukuka aykırı bir yön bulunmamaktadır. Bu halde de istifanın ardındaki gerçek durum araştırılmalıdır.”
Dairenin gerekçesinde, yerel mahkemenin, “Davalı şirket yetkililerinin çalışma şartlarını zorlaştırması ve psikolojik baskısı üzerine istifa etmek zorunda kalması nedeniyle davacının iş sözleşmesini feshetmesinin haklı bir fesih sebebi olarak kabulünün gerektiğine” karar verdiği belirtildi.
Yerel mahkemenin, bu itibarla davacının kıdem tazminatına hakkı olduğu, davacının işten kendisinin ayrılması ve bir işveren feshinin söz konusu olmaması sebebiyle ihbar tazminatı hakkı bulunmadığına hükmettiği aktarılan gerekçede, şunlar kaydedildi:
“Bu durumda, mahkeme gerekçesi kendi içerisindeki çelişkilidir. Gerçekten davacının davalı işverenin psikolojik baskısı ile istifa etmeye zorlandığı, tanık beyanları ve tüm dosya içeriğiyle anlaşılmaktadır. Bu halde, gerçek bir istifa iradesinden söz edilemez. Bu sebeple, feshin işverence gerçekleştirildiği kabul edilmelidir. Hal böyle olunca, davacının ihbar tazminatı talebinin kabulü gerekirken, yanlış değerlendirme ile reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.”
BANKACILARI DA İLGİLENDİRİYOR
Yargıtay’ın bu kararını değerlendiren Hukukçu Gökçe Yabuloğlu, Yargıtay’ın verdiği bu kararın çok önemli olduğunu belirterek, son dönemde bankacılık sektöründe sık sık görülen baskıyla istifa olaylarında da geçerli olabileceğini dikkat çekti.
Yabuloğlu,” hedef baskısı nedeniyle bankacıların önüne iki seçenek konuluyor. Ya istifa et kendi rızan ile tanminat isteme ama sana olumlu ibra verelim ya da biz çıkartırsak bozuk sicili gerekçe gösteririz diyorlar. İşte bu tür olaylarda Yargıtay’ın bu kararı emsal olabilir.”diye konuştu.
QNB Türkiyesendikasyonuna rekor talep
650 milyon dolar değerinde sürdürülebilirlik bağlantılı sendikasyon kredisi temin eden QNB Türkiye, 3 yıl vadeli dilim ile yaptığı borçlanma ile...