Türkiye’nin altın çocukları arasında gösterilen ve Uluslararası piyasalarda takip edilen Ekonomist, yatırım uzmanı Afa Boran, kendisine en çok döviz alalım mı, yoksa tl de kalalım mı sorusu geldiğini söylüyor: İşte Baran’ın yanıtı:
Uluslararası piyasalarda takip edilen Ekonomist, yatırım uzmanı Afa Boran, Türkiye’de kurların reel bazda oldukça fazla değer kaybettiğini söyledi.
Amerikan Merkez Bankası FED’in merakla beklenen faiz artırımının piyasalara yapacağı etkileri konusunda soru yönelttiğimiz Boran, “Türkiye’de kurlar reel bazda oldukça değer kaybetti. Son aylarda dış siyasi haberlerin etkisi nedeniyle ithal tüketimin azalmasıyla cari açık da çok olumlu rakamlar vermeye başladı. Kurlarda bundan sonra önemli bir artış beklemiyorum. Tahminen parite ve enflasyon çerçevesinde devam edecek, fakat burada daha önemli olan eskisi gibi finansman bulmanın zorlaşacağıdır” dedi.
‘Kredi artışı sınırlı olacak’
Bu gelişmelerin büyümeyi sınırlayacağını belirten Boran, şöyle konuştu:
“Bunun tek sebebi Fed faizleri değil, aynı zamanda toplam kredi stoğunun da artık belli bir seviyeye ulaşmasıdır. 2001 krizi ve öncesinde faizlerin yüksek olması sebebiyle özel sektörün kredi stoğu yok denecek kadar düşüktü. Son 10 yılda hem yurtiçi hem de yurtdışından alınan kredi stoğu yaklaşık yılda %yüzde 14 reel bazda artarak belli bir seviyeye geldi. Bankalardaki toplam kredinin mevduatlara oranı 2002’lerde yüzde 40 civarlarındayken şimdi yüzde 120 seviyelerinde. Bundan sonra kredi artışı daha sınırlı olacağından büyümenin daha çok verimlilik artışından gelmesi gerektiğini düşünüyor, bu yüzden de reformları çok önemsiyorum.”
İnsanların kendisine sürekli ‘Döviz mi almalıyım, TL’de mi kalayım?’ diye soru sorduğunu belirten Afa Boran, “Ancak bu soru kurların aşırı yüksek ya da düşük olmadığı dönemlerde faydalı bir sonuç verebilir. Şu anda böyle bir durum yok” dedi.
‘Spekülatif kazanç zor’
“Belli bir dalgalanma olacak ama bu seviyelerde kurların ne çok çıkacağını ne de çok düşeceğini sanmam” diyen Boran, şöyle devam etti:
“Kurda spekülatif kazanç potansiyeli görmüyorum şu an. Faizler de reel bazda çok düşük olduğu için aslında sabit kıymetli yatırımlardaki getiri gerek TL gerek döviz olarak çok düşük.
Yatırım olarak genelde en kazançlı borsa ve emlak, fakat her ikisinde de doğru fiyattan almak önemli. Borsada banka hisseleri defter değerine kıyasla bakıldığında ucuz görünüyor fakat bu birçok gelişmekte olan ülkede aynı. Banka kârları düşük faizlerde ve kredi artışlarının yavaşladığı dönemde biraz düşük seyredecek. Türkiye’de de bilhassa çok rekabet var. Önümüzdeki dönemde verimliliği öne çıkartıp kendilerine fiyat avantajı yaratabilen bankaların hisseleri öne çıkacak. Onları bulup defter değeri altında alabiliyorsanız çok kârlı olur.
Diğer hisselerden, satışları kredi büyümesine bağlı olmayanları daha cazip buluyorum. Bu şirketlerin hisseleri zaten kesintisiz yükselebilir.”
‘Emlakta servet çok, vergi yok’
İmar alanında önemli reformların acil olduğunu belirten Afa Boran, “Hem verilen izinler hem de vergiler açısından bu çok önemli” dedi.
Boran, “Bilhassa emlak sektöründe yeni değer yaratıldığında alınan vergileri çok düşük.
Halbuki son 10 yıla bakarsak en büyük servet artışı yaratılan sektör emlak. Coğrafyası ve iklimi Türkiye gibi güzel olan bir ülkede emlak sektörünün bu kadar cazip olması doğal. Verilere göre son 10 yılda 1.1 milyar metrekare’ye yakın yeni imar verilmiş. Örneğin metrekaresinde 100 dolarvergi alınsaydı bu toplamda 100 milyar dolar ilave kaynak oluştururdu” diye konuştu.
‘Artışı çok dikkatli yapacak’
Fed’in neden faiz artırdığını anlamanın önemli olduğunu ifade eden Afa Boran, şunları söyledi:
“Geçmiş dönemlerdeki faiz artışlarında olduğu gibi ‘ABD ekonomisi çok iyi gidiyor, kapasite kullanımı arttı’ gibi bir yorum yapabilseydik, bu çok olumlu bir etki yaratırdı. Fakat bu kez durum böyle değil. Ekonomik büyüme kötü sayılmaz, ancak ne kapasite kullanımı ne de işsizlik seviyeleri henüz normal seviyelerine döndü. Hala atıl kapasite var. Peki, o zaman neden faiz artıracaklar? Çünkü Fed faizleri hala enflasyonun çok çok altında. Enflasyon yüzde 2 seviyesindeyken, Fed faizleri yüzde 0.25. Dolayısıyla bunu klasik anlamda faiz artırımı diye adlandırmak yerine belki “faizleri düzeltme” olarak tanımlamak daha doğru. Bu “düzeltmeyi” de ekonomi henüz istenilen noktaya gelmediği için yavaş yapacakları kanısındayım.”
Tahminim ilk aşamada yüzde 0.25 ve sonrasında “çok dikkatli” olarak yavaş yavaş artıracak ve piyasalara ve daha önemlisi kredi faizlerine önemli bir etki yapacağını düşünmüyorum. Takip edilmesi gereken en önemli konu, ABD ekonomisinin gidişatıdır. Büyüme devam ettiği sürece yüzde 0.25’lik artışları olumlu değerlendirmek gerekir.
kaynak: Kadife Şahin
Paranın Yönü? Dolar, Borsa, Mevduat, Tahvil, Altın…
https://www.youtube.com/watch?v=IWMpIhSeHWc