Her yıl yeni hedef kalemleriye daha da renklenen bankacılık yeniliğe artık doymuyor. Yazı girişim size olumlu gelmiş olabilir sakın aldanmayın.
Böyle kurallı,yasaları, cezaları ve yaptırımları ile çerçevelenmiş ciddi olan temsili palyaçolar, hokkabazlar, eğitimli hayvanlar, cambazları ile yeni bankacılık sistemi artık hayatımızda.
Neden mi bu başlığı seçtim? Evet bizler müşteriyi sırtında taşıyarak onları üzmeden, düşürmeden bol gülümsemeli, sırtımızdaki müşterinin konforunu ve memnuniyetini de düşünerek 3 kez ardarda parende atabilen eğitimli (burada kastedilen eğitim üniversite ,vs değil, kesme şeker yada muz ile ehlileştirilmiş, sonuç odaklı eğitimden bahsedilmektedir)
Peki bu bankalar neden sirke dönüştü?
İzleyiciler neden müşteri ?
Biletin ücretini peşin ödedikleri için mi?
Tabi onlar da kendilerine göre haklı. Herkes parasının hakkını alacak. Eğlenecek, gülecek, iyi ki geldik bir daha gelelim bir sonraki sirk ne zaman diye soracak. Dahası gülümseyerek evlerine dönecek.
Neden sirke döndük biliyor musunuz?
Her yıl yenilik yaparak ve teknolojiyi daha kullanan bankalar daha çok baskıyla “hadi yapın, hadi satın” mantığıyla baskıyı artırdıkça artırdılar. Bu baskının nedeni olarak da kocaman harflerle yazılan, yada arkasına sığınılan o büyülü ama kulağa çok ürkütücü gelen REKABET ve PAZAR PAYI dediler.
Her yıl daha da ileri giderek her dönemde “evet evet bu da olsun bunu da koyalım, aman bu kalemi atlamayalım, ama şunu yaparken bunu da yapın ki bundan eksik kalmayalım” mantığıyla kendilerine göre büyük nedenler ve derin anlam taşıyan o hedef kalemleri sonucunda şubeleri sirke bizleri de burnunun üstünde top çeviren fok balığına, tek bir ip üstünde yürüyen cambaza, elinde 5 jonglör topu çeviren hokkabazlara çevirdiler,
Ama biz bunu hakettik biz yapılamayacak hedefleri her yıl tutturduk!
Madem 3 topu çeviriyorsun 5 de olur!
Neden 7 olmasın dedirttik!
Toplum bisiklete binmeyi bilmiyorken yada öğrenmeye çalışırken biz 3 tekerleği bırakıp, tek teker ile ip üstünde ilerledik, biz yaptık oldu, hayaldi vallahi gerçek oldu…
“Ziyaret et bıktır, adama yalvar onu da iste bunu da iste” dedik Düşmemiz pahasına müşteriyi sırtımıza, bazen omzumuza aldık taşıdık.
“Aman bana para getir aman 1 gün daha kalsın ,aman bugün vadelini bağlamayalım hafta sonu kalsın” dedik, sözde müşteriye bize jest yaptırtdığını düşündürttük,
Müşteri tam vazgeçmek üzereydi ki aradık “neden bizi sevmiyorsun aman bizim kusurumuz mu oldu” dedik, puan verelim size yeter ki kin tutmayın geçmişi unutalım dedik,
Bankamızı peronelimi şikayet et dedik!
O ulaşılamayan müşteri hizmetlerine nasıl ki o müşteri anında ulaşıp şikayetininin ve kendidinin ne kadar değerli olduğunu hissettirdik,
Birde üstüne yönet diye koyduğumuz müdürler ile şikayet sonucu müşterilerin gönlünü almalısın diye arattık, o yöneticiye bile takla attırdık…
Haaa son olarak aldığın hizmetten memnunmusunuzu Ahmet beyden ya Ayşe hanım dan memnun musuna çevirdik.
Onu bir puanla da personelimi ayaklarının altında ezdirteyim dedik,
Şimdi soruyorum bu sirke bir daha gelinmez mi?
BENCE GELİNİR….
İYİ EĞLENCELER HEPİNİZE!
NOT: Yazarımız VEZNEDAR artık her hafta bu köşede bankacıların sorunlarını dile getirecek.
Soru görüş ve eleştirileriniz için editor@paramedya.com adresine yazabilirsiniz.
İş Bankası’nda üst düzey atama
Türkiye İş Bankası Yönetim Kurulu toplantısında, Başkent Kurumsal Şube Müdürü Mehmet Türk’ün, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu'na gerekli bildirimlerin yapılması...