Amerika’nın hedefinde bu defa Türkiye’nin en büyük ve en güzlü bankası Halk Bankası var. Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Hakan Atilla ile ilgi FBI raporunda akıl almaz iddialar var. İşte o rapor:
Halkbank Uluslararası Bankacılıktan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Hakan Atilla, New York JFK Havalimanında göz altına alındı, sorgulandıkran sonra da tutuklandı.
Mehmet Hakan Atilla’nın, FBI’ın takibinde olduğu ortaya çıktı. Görevinden kovulan Başsavcı Preet Bharara’nın başlattığı soruşturma kapsamında FBI, Mehmet Hakan Atilla hakkında 40 sayfalık rapor hazırladı.
Raporda İran’a uygulanan ambargonun Türkiye üzerinden nasıl delindiğine dair çarpıcı istihbarat bilgilerine yer veriliyor.
FBI’ın hazırladığı 40 sayfalık raporun ilgili bölümlerini Odatv okuru için çevirdik.
İşte o rapor…
FBI ajanı Jennifer A. McReynolds tarafından hazırlanan rapora göre, Mehmet Hakan Atilla, 2010 -2015 yılları arasında ABD’de bir dizi yasayı ihlal ettiği gerekçesi ile gözaltına alındı.
Bu yasalar sırasıyla; Uluslararası Acil Ekonomik Güç Yasası 50. başlık, Amerika Birleşik Devletler Yasası 1701 ve 1707 nolu bölümleri, 31. kısım, Federal Düzenlemeler Kodu ve 561 nolu başlık uyarınca yapılan ihlaller, lisanslar, emirler, düzenlemeler ve yasaklar ile Federal Düzenlemeler Yasası.
Raporun ikinci maddesine göre Atilla, bu yasaların ihlali esnasında yalnız değildi, fakat kendisine kimlerin destek olduğu henüz tam manasıyla aydınlatılamamış olsa da, bilinmeyen suç ortaklarının yanında bilinen bazı suç ortakları da tanımlanmış durumda. Suçlandığı en önemli unsur ise, İran’a ve İran hükümetine karşı ABD Hazine Müsteşarlığı ve Dış Varlıklar Kontrol Ofisi tarafından getirilen kısıtlamaları ihlal etmiş olması. İran’a ihraç edilmesi yasaklanan bazı unsurların ihracı, satışı, tedarik edilmesi ve bu eylemlerin ard arda tekrar edilmesi Atilla’nın gözaltına alınma sebepleri arasında bulunuyor.
BİR GRUP ŞAHISLA ORTAK ÇALIŞMA İÇERİSİNDE
Mehmet Hakan Atilla’nın gözaltına alınma sebeplerinden bir diğeri, 2015 yılına kadar Türkiye, Birleşik Arap Emirlikleri ve bazı diğer ülkeleri de kapsayacak şekilde, kasıtlı olarak Birleşik Devletler Yasası bölüm 1344’e aykırı olarak banka dolandırıcılığı yapmak üzere, kimlikleri tespit edilmiş ve edilememiş bir grup şahısla birlikte, ortak çalışmalar içerisinde olduğunun tespit edilmiş bulunması.
İddiaya göre Atilla, ortaklaşa çalıştığı bu kişilerin yardımları ve vasıtasıyla, bir finansal kurumu dolandırmak üzere hazırlanmış bir şema ve talimatı icra ederek, para, fon, kredi, varlık, menkul kıymetler ve bazı diğer mülkler üzerinde sahtekarlık ve dolandırıcılık gayreti içerisindeydi ve bu gayretleri ABD tarafından kayıt altına alınmak suretiyle tespit edildi.
Raporun içerisinde soruşturmayı yürüten FBI ajanının konu hakkındaki kişisel görüşleri de bulunmakta, bankacılık sistemi hakkında aldığı eğitimi ve kişisel tecrübelerine dayanarak ABD’nin bankacılık sisteminde Türkiye’de bulunan bir başka banka ya da şahısın hesabından çekilen ya da o hesaba gönderilen para transferinin nasıl olması gerektiğini anlatan FBI ajanı, ABD ile Türkiye arasında bankacılık sistemi üzerinden yapılacak para transferinin doğasını iyi bildiğini gösteriyor.
SUÇ ORTAĞI REZA ZARRAB
Bu transfer işlemlerinin doğasını anlattıktan sonra, Atilla’nın suç ortaklarından birinin Reza Zarrab olduğunu ve bu şahısların İran hükümetine ve İran İslam Devleti Muhafızları gibi, ABD tarafından para transferinin yasaklandığı ülke ve kuruma para transferi yapmakta olduklarının tespit edildiği bilgisini aktarıyor.
FBI ajanının raporda bulunan iddiasına göre, Atilla’nın bu eylemlerinde birlikte çalıştığı Zarrab ile Birleşik Arap Emirlikleri’ne gönderilmiş gibi gösterdikleri paralar aslında İran’a gönderiliyordu ve bu eylemleri ABD’nin İran’a karşı almış bulunduğu yaptırım kararlarını delmek için bir dizi göstermelik hesap üzerinden, paranın birden fazla hesap ve ülke üzerinden dolaştırılması sayesinde hayata geçiriliyordu.
Tüm bu para transferlerine karışan bazı öteki isimler ise raporda şu şekilde listelenmiş: Reza Zarrab (Rıza Sarraf), Muhammed Zarrab (Türk vatandaşı olunca aldığı isim, Can Sarraf,) raporda bu isim aynı zamanda ‘Kartalmsd’ olarak da geçiyor, Camelia Jamshidy (Kamelia J…) ve Hossein Najafzadeh.
İddiaya göre Zarrab, ABD’nin İran’a uyguladığı yaptırımların dışında tutulan türde, gıda sevkiyatı gibi ürünlerin aktarılmasını gerçekleştiriyormuş gibi gösterirken bu sevkiyat karşılığında altın alıyordu. Mehmet Hakan Atilla ise, Zarrab’ın bu eylemleri esnasında Halkbank’ı kullanarak para transferlerinin gerçekleşmesi işini üstlenmişti. ABD’li yetkililer, İran’a uygulanan yaptırımları delerek gerçekleştirilen bu transferlerin ulusal güvenliklerine karşı girişilmiş bir eylem olduğunu belirtiyor ve 1995 senesinde ABD başkanı tarafından ABD’den ya da bir ABD vatandaşı/ABD’de yaşayan kimse tarafından İran’a aktarılacak, İran’dan alınacak para ve teknoloji transferini yasaklayan yasaya atıfta bulunuluyor.
TELEFON GÖRÜŞMELERİ
FBI ajanı, yaptıkları dinlemeler, incelemeler ve araştırmalar sonucunda konu hakkında ulaştıkları bilgileri şu şekilde sıralıyor:
Reza Zarrab ve adı belirtilmeyen bir kişi arasında 26 Mart 2013 günü gerçekleşen bir telefon görüşmesi dinlemeye takılıyor, bu kişinin ise Mehmet Hakan Atilla’nın amiri olduğu belirtilmiş. Bu kişi ile Zarrab arasında geçen konuşmanın bilhassa şifrelenmeye çalışıldığı iddia edilirken, şahısın 1.5 ay için altın sevkiyatının durdurulacağını, bu sürenin iki ya da üç ay’a kadar uzayabileceğini söylediği, bu esnada şahısın Zarrab’a konuşma esnasında bu sürenin ardından tekrar ”yemek yapmaya başlayabilecekleri” türünde şifreli konuşmalar yaptığı ve sık aralıklarla kullanılan ”yemek yapmak” sözlerinin altın sevkiyatını işaret ettiği iddia edilmiş.
”Yemek yapmak” şifresi bu noktada İran’a gıda sevkiyatının yasak olmamasıyla alakalı görülüyor, çünkü Zarrab ”yemeklerin” Dubai’den İran’a gönderileceğini aynı telefon görüşmesinde dile getiriyor. Zarrab bu konuşmanın içeriğine istinaden devam eden telefon görüşmesinde, gerekli belgeleri hazırlamakta sorun çekmeyeceğini belirtirken, 2013’ün yaz aylarında gıda satın aldıklarına ve gıda sevkiyatı yaptıklarına dair sahte belgeler düzenlediği iddia edilmiş.
Dinlemeye takılan bir diğer telefon görüşmesi ise, Atilla ve Zarrab arasında gerçekleşen Nisan 2013 tarihli bir görüşme, bu görüşmenin içeriğinde Zarrab’ın İran’a güya gıda sevkiyatı konusunda üstlendiği rolün detayları kayıtlara geçmiş, bu konuşma esnasında Zarrab, Atilla’ya İran’da bulunan müşterisinden alacağı ödemeyi Dubai üzerinden gerçekleştireceklerine dair bilgi veriyor ve şu sözleri dile getiriyor; ”satışı gerçekleştirdik… dolar üzerinden, … Ödemeyi ortaya, şirkete göndereceğiz.” İddiaya göre Zarrab, aynı görüşme esnasında Atilla ve diğerlerinin önceden düzenlemiş oldukları ve İran’ın menfaatleri için mevcut doların altına dönüştürülmesi işlemlerinin geçmişte olduğu şekilde ele alınacağını da söylemiş.
“YİYECEK SEVKİYATI”
Zarrab ile Atilla arasında ABD’li yetkililerin dinlemelerine takılan ve İran’a ”yiyecek sevkiyatı” hakkındaki konuşmalar bunlarla kısıtlı kalmıyor, FBI tarafından hazırlanan raporda çeşitli tarihlerde çok sayıda benzer konuşmanın dinlemeye takıldığı belirtiliyor. Konuşmaların içeriklerinde ise, ”yiyecek sevkiyatının” İran’a Türkiye üzerinden gerçekleştirildiği ya da gerçekleştirileceği sıkça belirtiliyor.
Atilla ile Zarrab arasında dinlemeye takılan ve kayıt altına alınan çok sayıda konuşmadan bir diğerinde, Zarrab önce idari bir asistanla görüşüyor, ardından kendisini Atilla’ya bağlamasını istiyor, ikili arasında geçen görüşmede Türk bankasının istemekte olduğu faturalardan bahsediliyor, Zarrab bu konuda beyanname vermelerinin imkansız olduğunu, çünkü Dubai ile İran arasında gerçekleşen sevkiyatta beş tonluk küçük ahşap gemiler kullandığını ifade ediyor.
“ŞİMDİ BEŞ MİLYON GÖNDERMELİYİZ” İTİRAFI
Atilla ise bu açıklamayla ilgili endişelerini dile getirirken, o küçük gemilerle beyan edildiği gibi beşbin tonluk sevkiyatın fiziksel olarak imkansız olduğunu belirtiyor. Zarrab ise, faturaları veremediğini ancak gümrük belgelerini verebileceğini, bunların ise hükümet tarafından (hangi hükümet olduğu belirtilmemiş) hazırlanmakta olduğu bilgisini aktarıyor, Atilla ise Zarrab’a üzerinde Dubai mührü olan belgeleri kastederek, “bu belgeleri alabilir misin? Belgeleri bize ulaştırırsan daha sonra incelerim” diyor. Zarrab ise, transferin çok yüklü miktarda yapıldığını belirtmekle hata ettiğini kabul ederek “Hakan, biz bu konuda hata yaptık. Şimdi beş milyon göndermeliyiz” itirafında bulunuyor.
2 Temmuz 2013 tarihinde kayıt altına alınan Atilla ve Zarrab arasında geçen bir diğer telefon görüşmesinde, aynı konu tekrar açılıyor ve Atilla ”malların bağımsız denetiminde ürünün gıda olduğunu belirleyebilmek istiyorlar,” uyarısında bulunuyor ve ekliyor, ”Buğdayın kaynağının Dubai olması imkansız.” Çünkü Dubai’de buğday üretilmiyor.
Zarrab aynı gün ismi belirtilmeyen bir başka kişiyle konuşuyor ve taşınan malın çay olması durumunda durumun değişme olasılığını soruyor, fakat karşıdaki kişi Dubai’de çayın da yetişmediğini söylüyor.
2 Temmuz akşamı kayıt altına alınan bir telefon görüşmesi esnasında, Atilla adı belirtilmeyen bir kişiyle Zarrab’ın yaptığı sevkiyatı kendisinden beklendiği şekilde belgelendiremediğini söyleyerek 150 bin tonluk bir transferden söz ediyor ve bunu duyan konuştuğu kişi telefonda gülerek yanıt veriyor, Atilla sözlerine şöyle devam ediyor, ”Zarrab bir seferde çok yüksek miktarda para aktarmaya çalıştı, ancak şimdi bu denli yüksek miktarda gösterdiği için hata yaptığını anladı.
BANKANIN ALACAĞI KOMİSYON
Miktar daha küçük olmalıydı. Telefondaki öteki kişi ise şu sözleri dile getiriyor, ”Sayı bana da büyük geldi, her parti için beş ila altı milyon yeterli.”
İkili daha sonra Türkiye’de bulunan bankanın Zarrab’ın planlarıyla bağlantılı şekilde İran’a yönelik işlemlerden bankanın alacağı komisyon hakkında konuştular.
9 temmuz 2013 günü Zarrab ile ismi belirtilmeyen bir kişi arasında geçen telefon görüşmesinde, şahısın Zarrab’a önerilen işlemle ilgili bir sorun hakkında, Türk bankasının para transferi konusunda ”girmeyeceğini” söylediğinde Zarrab adama ”henüz bir şey gönderme, Hakan Atilla’nın aramasını bekleyelim ki bu şekilde içeriden haber geldiğini anlayacaklar.” yanıtını verdiği kayıtlara geçmiş.
Aynı gün Zarrab ile Atilla arasında yapılan transferin belgelerini görmek isteyen yetkililere gerekli belgelerin sunulamamış olması ve gemilerin tonajları konusunda bir başka görüşme gerçekleşiyor ve Atilla, gemilerin tonaj bilgilerinin değiştirilmesi gerektiği konusunda Zarrab’ı uyarıyor ve büyük ölçekli gemilerle küçük ölçekli gemilerin yasal işlemleri arasındaki benzserlikler ve farklara dair bazı bilgiler veriyor.
Kaynak: Odatv
Aç personele 4 sanatçılı organizasyon!
Bankalar bunu hep yapıyor ! Yıl sonuna doğru , Aralık ayı gelmeden, bilanço kapanış dönemi yaklaşırken ya da yılın başında...