Başarılı bir bankacının işsizlik psikolojisi. Her bankacının bir gün yaşayacağı acı ama gerçek duygular bu mektupta. Kovulmadan sizde bu mektubu okuyun ve hazırlanın.
Remzi Bey,
Bu mektubu yazıp yazmamakta çok kararsız kaldım. Yaşadıklarımı paylaşmalı mıyım yoksa bir sır gibi ömür boyu kendime mi saklamalıyım bilemedim inanın. Ama şu anda yazmaya başladığıma göre sanırım anlatmalıyım.
Birilerine anlatmaya, derdimi birilerine söylemeye ihtiyacım var.
Şu an öyle bir durumdayım ki en yakınımdakiler, annem, babam, çocuğum, eşim, dostlarım bile beni anlayacak, bana yardım edecek durumda değiller.
Hatta belki onların da başkaları ile dertleşmeye, destek almaya ihtiyaçları var ama bu kişi ben değilim. Çünkü onlar için de asıl sorun “benim”.
Daha doğrusu benim işsizliğim.
Her şey bir yıl kadar önce bir gecede işsiz kalmamla başladı.
O sabah her zamanki gibi hazırlanıp, koşa koşa işimin başına gitmiştim. Bir unvanım, sorumluluklarım, belirli bir maaşım, iş arkadaşlarım, müşterilerim, işle ve evle ilgili çeşitli sorunlarım vardı.
Yoğun bir telaş içinde yaşayıp gidiyordum. Birçok şeyi düşünmeye Zaman bile bulamıyordum inanın. İşime bayıldığımı söyleyemem ama nefret de etmiyordum. Sorumluluklarımın bilincinde olarak gücümün yettiği kadar en iyisini yaptım hep.
Bu işe yıllarımı verdim. İşimin bankacılık olduğunu tahmin edebilirsiniz.
Bu yazıyı size gönderme sebebim, bu sektörde yaşanan sorunlara olan duyarlılığınızı yıllardır görüyor, biliyor, sizi takip ediyor olmam. İyi ki varsınız. Bankacılık öyle bir işmiş ki ” bir varmış, bir yokmuş.” Ben bunu issiz kalınca daha iyi anladım.
BANKACILIK MESLEK Mİ?
Dışarıda işime yarayacak hiç bir uzmanlığımın olmadığını, bir mesleğim, altın bileziğim olmadığını. Bankacılığın tam bir ” mesleksizlik” olduğunu çok geç anladım.
Bankacılıkta harcadığım 18 yılı başka hangi sektöre versem, hangi iş yerinde bu tempoda bu özveri ile çalışsam o işin, o sektörün vazgeçilmez bir çalışanı olacağıma adım gibi eminim ama yıllar önce ” iş garantisi, saygıdeğer meslek, yan hakları iyi, temiz iş, düzenli maaş ” gibi gerekçelerle can atarak girdiğim işten böyle bir ayrılma yaşayacağımı o zamanlar söyleseler inanmazdım.
“Performans “nedeni ile işime son verildiğinde bunun ne demek olduğunu çok iyi bilmeme rağmen inanın en yakınlarıma bile derdimi tam anlatamadım.
Annem babam yaşlı insanlar. Beni çok zor şartlarda okuttular.
Dört kardeşin en büyüğü ve en iyi okuyanı bendim. Hatta tüm sülalenin tek okuyanı. Hepsi, tüm akrabalar benimle gurur duyardı. Anne babamın yüzünde o gururun verdiği mutluluğu gördüm yıllarca.
Maddi, manevi tüm çevreme de yardımcı olmaya çalıştım elimden geldiğince. Çocuğuma annem baktı, hakkını ödeyemem. Çocuğum gece geç saatlere kadar uykusuz bekledi işten gelmemi, ödevine yardım etmemi. Eşim kendi işini kurdu, o da kendi emeği ile çalıştı, büyüttü işini. ” Bizim hanım da bankacı.” demeyi severdi. Bilirdim.
ANNEN NE İŞ YAPIYOR?
Çocuğum da yıllarca ” Annem bankacı.” diye söyledi okullarda öğretmenlerine, arkadaşlarına. Herkesin annesi toplantıya, okul çıkışına gelirken, sosyal aktivitelere çocuğu ile katılırken benim katılamayışımın tek açıklaması buydu onun için. Annesinin ” bankacı “ olması. Herkes için de bu durum çok anlaşılırdı. İşte böyle çalışkan, gurur duyulan, işi, unvanı olan bir kadın, bir evlat, bir eş, bir anne iken ben bir anda ” işten çıkarıldım. ” Bunu böylece söylemek çok zor geldi başlarda. Hala da biraz öyle. ” Performans “ belasını bilmeyen insanlara bunu uzun uzun anlatmak, açıklamak zor geldiğinden kimisine ” ayrıldım” dedim. Kimisine ” emekli oldum”. Kimisine ” yoruldum” Ama işten atıldım, çıkarıldım demeye dilim varmadı.
NE DİYECEKTİM ŞİMDİ?
Anne, babamın, eşimin, çocuğumun da bunu söylemekten çekindiğini gördüğümde bu beni bir kat daha fazla üzdü tabii. Onlar da eşe dosta ne diyeceğini tam bilemedi. Hep birlikte büyük bir yalanın ortakları olduk sanki. Büyük bir suç, bir kusur işlemiş de işinden olmuş biri gibi…
Utandık adeta.
Utanması gerekenler bu sistemi bu kadar insanlık dışı bir hale getirenler olması gerekirken bizler utandık. Namusu ile çalışan insan işsiz kalmaz, işinden çıkarılmaz diye bilinir bizim buralarda. Kimse ” performans”, ” rakam”, ” isteklendirme “ bilmez, anlamaz. Anlatsan da “ bu kadar olmaz” derler. İnanmazlar. Kılıf uyduruyor derler. Davamı açtım, kazandım.
HERKES NASIL DAYANIYOR?
Temyizden dönmesini bekliyorum tazminatımı almak için ama inanın psikolojik olarak çok yıprandım. Annemin, babamın, kardeşlerimin beni teselli etmeye çalışan, sözleri, bakışları, eşimin ” herkes Nasıl çalışıyor, dayanıyor, sen de gayret etseydin biraz daha, çıkarılmasaydın.” sitemleri, çocuğumun “ annem işsiz, ev hanımı. Demeye utanıyorum anne, ne yazayım ben bu forma ?” demesi içimi çok acıtıyor. Bir süredir psikolojik destek almaya başladım. Benim durumumda olan insanlarla bir araya gelip konuşmak da iyi geliyor biraz. Size yazıp paylaşmak da iyi geldi. Adımı şimdilik vermek istemiyorum. Benim durumumda olan başkaları var mıdır bilmiyorum. Çok büyük kalabalıklardan derin bir yalnızlığın içine düşmüş gibi oldum işten ayrılınca. Eski iş arkadaşların da arayıp sormuyor fazla, her işini gördüğün müşterilerinden de uzaklaşıyorsun, iş dışında fazla çevre edinemediğin için de zamanında, buna zamanın olmadığı için ya da işte böyle yalnız kalıyorsun.
Annemin babamın yeniden benimle gurur duymasını , çocuğumun söylerken Mutlu olacağı bir işim olmasını, eşimin eline “muhtaç ” olma duygusundan kurtulup, kendime ait düzenli bir gelirim olmasını çok istiyorum. Bunun için kendimi toparlayıp adımlar atmaya başladım ama inanın çok zorlanıyorum. Onların bana belli etmemeye çalıştıkları o ” utanç” ve ” üzüntü ” belimi büküyor her seferinde. Hayatımın bir gecede bu hale gelmiş olmasına çok şaşırıyorum. Başkalarında gördüğümde bu kadar zor olabileceğini tahmin etmemiştim bu sürecin. Bankaların insanı, ailesini, çevresini, psikolojisini hiçe sayan bu uygulamaları , yaklaşımları gerçekten çok acımasız. İnsanı bu duruma hazırlayan bir yaklaşımları olmadığı gibi bir de ” performansı yetersiz” damgası ile sektörde başka yerde iş bulunmasına da engel oluyorlar. Bu gerçekten inanılmaz bir travma, bir şok bu durumu yaşayan insanlar için. Çaresi nedir hiç bilemiyorum ama bu gidişle her geçen gün daha çok insanın bu duruma düşürüldüğünü görüyoruz hep birlikte .
Bu sektörde yaşanan sorunlara yer verdiğiniz, yazdığınız, anlattığınız, bizleri savunduğunuz için size de teşekkür etmiş olayım bu vesile ile. İnşallah sesimizi en yetkili yerlere kadar duyurup bu vicdansızlıkların bir son bulmasına aracı olursunuz.
Saygılarımla.
S.H.
İş Bankası’nda üst düzey atama
Türkiye İş Bankası Yönetim Kurulu toplantısında, Başkent Kurumsal Şube Müdürü Mehmet Türk’ün, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu'na gerekli bildirimlerin yapılması...