Özel bankalar artık vergi tahsilatı yapamıyacak. Devlet özel bankaları cezalandırıyor mu? REMZİ ÖZDEMİR yazıyor:
Gelir İdaresi Başkanlığı geçen hafta ilginç bir karar aldı:
1 Ocak 2019 tarihinden itibaren vergi tahsilatını sadece kamu bankaları yapabilecek.
Yani özel sermayeli bankalar artık vergi ödemelerini almayacak.
Özel banka yöneticileri açık bir şekilde tepkilerini dile getiremediler ancak bu karardan ciddi anlamda rahatsız oldular. Çünkü vergi tahsilatı bankalar için ciddi bir vadesiz kaynak ve müşteri çeşitliliğiydi.
Bu özel bankalardan müşterilerin kamu bankalarına kaymasına neden olacak. Kamu bankalarında yığılma olacağı ve vatandaşın mağdur olacağı bile dile getirildi.
Ben şahsen bunların hiçbirine katılmıyorum. Çünkü artık kimse banka şubelerine gidip ödeme yapmıyor. İnternet üzerinden tek tuşla parayı istediğiniz yere yönlendirebiliyorsunuz.
Gelelim bu kararın doğru mu, yanlış mı olduğuna.
Öncelikle bu karar Gelir İdaresi Başkanlığı’nın yetkisinde. Yani yasal olarak bu kararı almasında bir engel yok. Rekabet anlamında da yok.
Olayın başka bir boyutu var.
Hazine Bakanı’nın açıklaması. Kamu bankalarının ilerde çok iyi kâr edeceğine yönelik. Kamu bankaları halkın bankasıdır. Bu ülkenin sermayesidir. Kamu bankalarının kâr etmesini elbette isteriz.
Devletin kurumlarının normal şartlarda kamu özel ayrımı yapmaması lazım. Ancak bu normal şartlarda geçerli. Ülkede bankacılık sektöründe normal bir şey olmadığı için bu geçerli değil.
Yıllardır bu köşede bazı özel bankaların bu ülkeye ve insanına yaptığı kötülüğü yazıp duruyorum. Adeta yabancı tarafından istila edilmiş olan sektörün vatandaşı nasıl soyup soğana çevirdiğini yazdım.
En ufak bir kriz söylentisinde bile şube kapatıp, yüzlerce insanı kapı önüne koyan yabancıların söz söylemeye hakkı yok. Devletin zor durumdaki işletmeleri kurtarmak amacıyla kefil olduğu KGF kredisini bir hatırlayın.
En az bu konuda 100 yazı yazdım. KGF’nin işletmelerden çok bankalara yaradığını söyledim.
Kredi almaya gelen insanların nasıl sigorta ve çeşitli masraflarla mağdur edildiğini belgeleriyle ortaya koydum. Nefes kredisi olarak da adlandırılan kredinin nasıl 30 hatta 40 gün vatandaşa verilmeyip bankada vadesizde tutulduğunu yazdım.
Yabancı sermayeli bankalar son dönemde Türkiye’ye büyük zarar vermişlerdir. Bazıları var ki tıpkı bir tefeci gibi çalışmıştır.
Sektörün bu kadar yabancının kontrolüne geçip geçmemesini artık tartışmanın bir anlamı yok. Sonuçta bu hata işlendi ve sektör ağırlıklı olarak yabancı kontrolünde.
Türkiye’yi yönetenlerin özellikle bu yabancı sermayeli bankalara yönelik tavrı daha net olmalı. Çünkü bunlar Türkiye’ye zarar veriyor.
Nitekim, en son yabancı bir banka Türkiye’de daralan bir piyasa var diye hisselerini satıp çıktı.
Bu nedenle Gelirler İdaresi Başkanlığı’nın aldığı karar son derece sağlıklı ve doğrudur.
Aynı zamanda bu tür kararları devletin diğer kurumlarından da bekliyoruz.
SGK da buna benzer karar almalı. En azından bundan sonraki emekli maaşlarının kamu bankalarından alınmasını sağlamalı. SGK emekli maaşını ödeme yetkisini özel bankalara verdiği dönemdeki Türkiye yok artık. Daha önce üç kamu bankası önünde büyük yığılmalar ve kuyruklar oluşuyordu. Bu nedenle özel bankalara bu yetki verilmesi iyi oldu. Ancak Türkiye artık 20 yıl önceki ülke değil.
Özellikle dijitalleşmenin getirdiği yenilikler tek bir kamu bankasının bile bu işi tek başına yapabileceği bir duruma getirdi.
SGK’dan da bu kararı almasını ben şahsen bekliyorum.
Kaynak Yeniçağ: Kamu ve yerli banka ayrımı – Remzi ÖZDEMİR
Bu şartları yerine getiren şirketlere hemen halka arz izni verilsin!
Şirketler zorda! Faizler yüksek. Bırakın finansmana erişimi; Teknolojik ilerlemeyi yakalayamamış, Gümrük vergileri olmasa faaliyet hacimleri sıfırlanacak, NAS ekonomisinde sıfır maliyetli...