Hanife Serter, bankaların son yıllarda neden hep kadın personeli tercih ettiklerini yazdı.
Yine bir Dünya Emekçi Kadınlar Günü anması yaşıyoruz. Yine çok sayıda samimiyetsiz reklama maruz kalarak işin özünü kaçırdığımız bir gün geçiriyoruz. Bankaların bu konudaki reklam kokan haberleri bir hafta öncesinden başlamıştı zaten;
“Kadınlarımız şöyle değerli, böyle önemli…
Bizde kadın çalışan sayısı erkeklerden çok…” hikayesi…
Peki sizde kadın yönetici var mı ? Yok ...
Eşit işe maaşlar eşit mi ? Şüpheli ...
İşten birileri atılacak olsa ilk akla gelen kadın mı , erkek mi ?
Benim bu konudaki ilkem aslında belli. Kadın olsun, erkek olsun.. Herkes önce “insan” olsun. Ama yine de geçmiş dönem bankacılık tecrübelerimden hatırladığım bazı konuları günün anlam ve önemine istinaden paylaşmadan geçemeyeceğim.
Bundan yıllar yıllar önceydi. Yine çok özel bir bankanın , çok özel bir bölgesinin, çok özel IK’sının yöneticiliği görevini yapıyordum.
Çok fazla insiyatifim olmadığını kısa sürede anlamıştım.
Yapmam gereken birkaç şeyden biri Bölgeye yapılan iş başvurularının kriterlere uygunluğunu kontrol edip Genel Müdürlüğe iletmekti . ( Bu vesile ile aklıma geldi ; O dönem birlikte çalıştığım, çok dikkatli ve becerikli bir de yardımcım vardı. Gözünden hiç birşey kaçmazdı. O da kadındı. Titiz ve çalışkandı. Lise mezunuydu ama çok çabuk öğrenirdi, meraklıydı. Babası da bankanın eski güvenlik görevlisi, emektarıydı. Bankayı çok sever sahiplenirlerdi.. Yıllar sonra bu kadının şubede çalışan eşi yanlış krediler verdiği için teftiş geçirip işten ayrıldı… Kısa süre sonra banka bu kadını da işten çıkardı . Üstelik kadın o sırada hamileydi. İşin ilginç tarafı adamın abisi, işe alınmasına en büyük vesile olan kişi, bankada kariyer yapmaya devam etti. Olan kadına oldu. Yıllarca işsiz kaldı, en son eşinden de ayrıldı. Bir kadının kariyeri, bir erkek yüzünden işte böyle bitti …)
HEP KADIN BAŞVURUSU
Ne diyordum ? İş başvuruları…O dönem kuruma gelen iş başvurularının yüzde sekseninin, doksanının kadın olduğunu hatırlıyorum.
Erkekler kurumun önerdiği maaş tutarını düşük , kariyer yapmak için önerilen süreleri de fazla uzun buluyor, pek fazla ilgi göstermiyorlardı. O dönem işe alınan kadınların sayısı çok olduğundan bir süre sonra tüm şubelerde kadın oranı fazlalaşmaya, hatta erkeksiz şubeler oluşmaya başlamıştı. Yine aynı dönemde Bölge Müdürümüzle kadınların terfi konusunda da erkeklerle eşit olması, müdürlük hatta bölge müdürlüğü yolunun açık olması gerektiği konusunda uzun sohbetlerimiz olduğunu ve o yıllarda kadın müdür sayısını en çok arttıran, oransal eşitliği yakalayan bölgelerden biri olarak kayıtlara geçtiğimizi söyleyebilirim. Hatta Bankanın ilk kadın Bölge müdürü de yine o dönem bizim bölgedeki çalışma arkadaşlarımızdan biri olmuştu.
O BÖLGE MÜDÜRÜ
O yıllardaki Bölge Müdürümüz bu konuda gerçek bir liderlik örneği sergileyerek Bankanın kadınların yönetim becerilerinden faydalanması gerektiğini sonuna kadar savunmuş, arkasında durmuştu. Efsane ve çok sevilen bir bölge müdürü olarak kendi isteği ile beklenenden erken görevinden ayrılarak emekli olduğunda bile bir çok kadın bankada kendisine açılan kariyer yollarında onun destekleyici motivasyonu olduğunu unutmadı. Her ortamda saygıyla ve sevgiyle andı.
Yakın zamanda bir dost sohbetinde, yine o yıllarda bölge müdürü olmuş “başka” bir kadının erkek bölge müdürleri ile dertleşirken söylediği şu cümleyi duyduğumda bu işin kadın, erkek meselesi değil , insanlık ve vicdan meselesi olduğuna tamamen inanmış oldum. Bu kadın bölge müdürü hamile olan kadın çalışanlardan şikayet ederek ” işten atıp göndereceksin bunları evlerine, bak bir daha diğerleri yapıyorlar mı ?! ” diyebiliyordu… Anladığım kadarıyla orada bulunan ve bunu duyan erkekler bile bu cümleden şok olmuştu. Belki çoğu bunu düşünmekten bile rahatsız olmuştu..
MAAŞ ÇOK GİZLİ!
Yine o dönem gündemimize giren konulardan biri de ” maaş gizliliği ” mefhumuydu. Yıllarca herkes herkesin kıdemine, ünvanına göre aldığı maaşı üç aşağı beş yukarı tahmin edebilirdi. Kadın erkek ayrımını da ortadan kaldırırdı kıdemler ve ünvanları. Şubeler ve kişiler arasında büyük farklar, süprizler olmazdı. O çok özel bankanın maaş politikasının da çok özel olduğu bilinir, herkes sektör ortalamasına göre düşük olduğunu bildiği maaşına razı gelir, aynı kaderi paylaştığı çalışma arkadaşları ile güle oynaya geçinir giderdi. Ne zaman ki yönetim anlayışı değişti , yine o dönem IK’dan sorumlu GMY olan kadın yönetici maaş ve prim gizliliği kuralını ilan edip ” Başkasının maaşını merak edenin akıl sağlığından şüphe ederim” gibi bir cümle kurarak bu konudaki şeffaf döneme tamamen son verdi .
Artık kimse kimseye maaşını soramaz, kimse kimsenin ne kadar ücret aldığını bilemez olmuştu. Maaşlara kim, nasıl karar veriyordu peki ? Neye göre arttırılıyor ya da arttırılmayıp aynı bırakılıyordu ? Bunun ölçüsü neydi ? Adil miydi ? Eşit konumda bulunanların ücretleri de eşit miydi ? Bunu bir daha kimse bilemedi. Ancak işin bölgelere bırakılan kısmında; “ onun eşi doktormuş fazla ihtiyacı yoktur, bunun daha evi yokmuş kredisi çoktur , o evliymiş, bu bekarmış, kimin kaç çocuğu varmış, çocuklara kim bakarmış …” dedikoduları ile kararlar verildiği duyulur oldu. Hatta iş o noktaya geldi ki, işten çıkarmalar bile bu kriterlere göre belirlendi belki. Bu tablo dahilinde kadınların daha ” dezavantajlı” durumda olduğunu söylemek doğru olur mu bilmem ? Kendi çalıştığım çok özel bölgede kadın erkek demeden çok kişinin işten çıkarıldığını, bazılarının doğum sonrası işe yeni dönen kadınlar olduğunu, bazılarının da doğum yaptı diye işten kadın çıkarmaya gönüllü olmayan yufka yürekli erkek yöneticiler olduğunu biliyorum.
Diyeceğim o ki, kadına kariyer yollarını açan adil davranan , vicdanlı erkek yöneticiler olduğu gibi, kadını doğum yaptı diye işten atmaya kalkan, kariyer yaptım diye kendini üstün varlık sayan kadın yöneticiler de var. Kadını eşinin işine, maaşına göre değerlendirip primini kısan, maaşını düşüren erkek yöneticiler olduğu gibi, kadının en büyük güvencesi olan kariyerde ve ücrette şeffaflığı ortadan kaldıran kadın IK’cılar da var.
Kadını erkeklerle aynı koşullarda çalıştığı işlerde kadın olduğu için pozitif veya negatif anlamda ayrıştırmadan, maddi ve manevi olarak hakkını veren yöneticilere denk gelmeniz dileği ile…
Bir kadın olarak işimde, evimde, toplumda verdiğim emeğe saygı gösteren herkesi saygıyla anıyor ve selamlıyorum. Emeklerimizin değerini bilmeyenlerin, hakkımızı vermeyenlerin de asla unutulmayacaklarını ve farklı şekilde anılacaklarını bilmelerini istiyorum. Çünkü kadın hafızası iyiyi de kötüyü de asla unutmaz.
Helal Olsun! QNB’den şık hareket!
Geçtiğimiz hafta bankacılık sektörünün gündemine, Türkiye'nin en büyük özel bankalarının yılbaşı şube yemeklerine özel güvenlik görevlilerinin "bütçe olmaması"gerekçesiyle çağırlmaması gelmişti....