Dünkü ihaleye göre Hazine, dolar cinsinden yıllık yüzde 6 faizle 10 yıl vadeli borçlanacak ve bu haliyle ABD Doları’na, ABD’nin 7 katı kadar faiz ödeyecek.
Birgün Gazetesi’nden Ozan Gündoğdu’nun haberine göre, Türkiye ağır faiz bedeli ödüyor.
Hazine ve Maliye Bakanlığı borç stokundaki vadenin kısalmasına müdahale etme amacıyla 10 yıllık tahvil ihracına başladı. En son 2018’in Temmuz ayında yapılan 10 yıllık tahvil ihalesi 24 Kasım’da yeniden yapıldı. Buna göre Hazine, 2 milyar 85 milyon lirası kamu kuruluşlarına olmak üzere toplam 3 milyar 582 milyon TL borçlandı. Borcun ödemeleri 6 aylık taksitlerle yapılacak, ilk ödeme 26 Mayıs 2021’de başlayacak, borç, 2030 yılının 13 Kasım tarihinde bitirilecek. Bu süre içinde borca yıllık ortalama yüzde 12,32 oranında faiz işleyecek.
Hazine’nin 24 Kasım’da yaptığı tek borçlanma bu değil. 10 yıllık tahvil ihracının yanında, bir de 7 yıllık tahvil ihalesi de gerçekleşti. Bu ihalede de toplam 2 milyar 64 milyon TL’lik borç alındı. Yıllık ortalama bileşik faizi yüzde yüzde 14,19 olarak belirlenen ihalede, yine 6 aylık ödemeler 7 yıl sürecek. 2027’nin 17 Kasım tarihinde son ödeme yapılarak borç bitirilecek.
Biri 10 yıl diğeri 7 yıl vadeli
Böylece biri 10 yıl vadeli diğeri 7 yıl vadeli iki tahvil ihalesinde Hazine’nin kasasına 5 milyar 646 milyon TL tutarında para girmiş oldu. Ancak tahvil ihraçlarında hazırlığı yapılan diğer bir ihale daha var. 10 yıllık ve 7 yıllık tahvil ihraçları TL cinsinden iç borçlanma kapsamındaydı. Öte yandan Hazine ve Maliye Bakanlığı, 2020 yılı dış finansman programı çerçevesinde dolar cinsinden 2031 vadeli bir tahvil ihracı gerçekleştirmek üzere Goldman Sachs, HSBC ve Morgan Stanley’e yetki verdi. İhraçta ilk faiz beklentisi yıllık yüzde 6 olarak belirlendi. İhalede alınacak borç tutarı ise 2 milyar 250 milyon dolar.
Dolar borcuna yıllık yüzde 6 faiz
Dünyada dış ticaret hacminin yüzde 85’inde kullanılan paranın ABD Doları olduğu biliniyor. Bu nedenle pek çok ülke dolar cinsinden borçlanabiliyor. Ancak yıldan yıla büyük ölçekte değer kaybetmeyen, enflasyon ortalaması yüzde 1 civarında olan ABD Doları’na yüzde 6’dan fazla faiz vermek Türkiye’ye özel bir durum. Durumun daha net anlaşılması için aynı büyüklükte ABD tahvili ile Türkiye tahvilini karşılaştırdık.
ABD’nin ödeyeceğinin 7 katı
ABD’de 10 yıllık tahvil faizi dün Türkiye saati ile 14.00’da yıllık yüzde 0,86 düzeyindeydi. Bu orandan 2,25 milyar dolar borç alan ABD Hazine’sinin 10 yıl boyunca basit faizden ödeyeceği yıllık faiz tutarı 19,35 milyon dolar. Aynı hesapla 10 yılın sonunda ABD’nin bu borçlanmaya ödeyeceği toplam tutar 193,5 milyon dolar. Hesabı başka biçimde ifade edersek, ABD 10 yıl vadeli borçlandığında vade boyunca borç aldığı anaparanın yüzde 8,6’sı kadar faiz ödeyecek.
Peki aynı para cinsinden Türkiye borçlandığında maliyeti ne olacak? Yıllık yüzde 6 faizle borçlanan Hazine’nin 2,25 milyar dolarlık borcu için ödeyeceği faiz tutarı yıllık 135 milyon dolar. 10 yıl boyunca basit faiz hesabıyla ödeyeceği faiz tutarı 1 milyar 350 milyon dolar. Başka bir deyişle, Türkiye 10 yıl vadeli borçlandığında vade boyunca borç aldığı paranın yüzde 60’ı kadar faiz ödeyecek. Üstelik bu basit faizle yapılan hesap. Hesap birleşik faiz ile yapılsaydı, Türkiye’nin ödeyeceği bedel çok daha yüksek olacaktı.
Bu haliyle aynı parayı borç olarak alan iki ülkeden ABD borcuna karşılık 10 yılda 193,5 milyon dolar faiz öderken, Türkiye, ABD’nin ödeyeceği faiz tutarının 7 katına denk olan 1 milyar 135 milyon dolar ödemek zorunda.
***
Fark neden kaynaklanıyor?
ABD Doları’yla borçlanabilmek için ABD’den 7 kat daha fazla bedel ödemek zorunda kalınmasının temel nedeni temerrüt riski. Borç veren fon sağlayıcılar, borcu verdikten sonra paralarını garanti altına alabilmek adına hedge şirketlerine borçlarını sigortalatıyor ve bunun karşılığında bir bedel ödüyorlar. Bir devlet mali olarak ne kadar zor durumdaysa, riskle beraber hedge maliyeti de artıyor. Hal böyle olunca borç verici fonlar söz konusu sigorta maliyetini faizlere ekliyor. İşte bu kredi temerrüt riskine CDS primi deniyor ki, Türkiye’nin CDS’i 500 değerinin hemen altında. Başka bir ifadeyle elinde Türkiye tahvili bulunan bir alacaklı, bu tahvili sigortalatmak istediğinde her 10 bin dolar için 500 dolar hedge maliyetine katlanıyor. Bu tutar da yüzde 5’e karşılık geliyor. Dolayısıyla ABD hangi maliyetle borçlanıyorsa Türkiye en az 500 puan üzerine koymak zorunda kalıyor. Vahim olan şu ki, 10 yıl sonra da Türkiye Hazinesi AKP döneminin yüksek riskinin bedelini ödemeye devam edecek.
Toplam borç ne oldu?
Son yıllarda özel kesimin borçları hızla kamulaşıyor. Özel kesim yatırım yapamıyor bunun yerine borç ödemeyi tercih ediyor. Hükümet ise bu durum karşısında büyüme motorunu kendisi çalıştırmak için kaynaklarını seferber ediyor ve borçlanıyor. Ortaya çıkan bu durum kamu borçlarının son derece sert şekilde yükselmesine neden oluyor. Bir diğer yandan da kamu varlıkları değer kaybettiği için varlık değerinin borçtan çıkarıldıktan sonraki hali demek olan kamu net borcu tam anlamıyla katlanıyor. 2016’nın ortasında 143,2 milyar TL olan kamu net borcu, 2020’nin ortasına kadar 6,5 katına çıkarak 9224,3 milyar liraya yükseldi. Üstelik bu veri haziran sonuna ait. 2020’nin ikinci yarısında borçlanma pedalına daha da basıldığı biliniyor. Son yıllardaki kamu net borcu göstergeleri ise grafikteki gibi.
Paranın Yönü? Dolar, Borsa, Mevduat, Tahvil, Altın…
https://www.youtube.com/watch?v=IWMpIhSeHWc