Ünlü ekonomi hocası Prf.dr. Esfender Korkmaz, Cumhurbaşkanının faiz takıntısının Türkiye’yi ne hale getirdiğini yazdı.
2012 ve 2013 yıllarında, cari açığın düşürülmesi için büyümenin de kontrollü olarak düşürülmesi ve bunun için de banka kredilerinin kısılmasının hedef alındığını ekonomi yönetimi açıklamıştı. Mamafih, aynı ekonomi yönetimi daha sonra büyüme düzeyinin makul düzeylere gerilediğini ifade etti. Ancak 2013 cari açığı, geçmiş yıllardan daha yüksek oldu. 2014 yılında petrol fiyatlarının düşmesi ve kur artışı cari açığın kısmen de olsa düşmesine neden oldu.
Yani ekonomi yönetimi, büyümeyi ve cari açığı lafla veya yalnızca kredilerin kısılması ile yönetemeyeceği gerçeğini kendisi de anladı.
Şimdi başta Cumhurbaşkanı Erdoğan, sonra Başbakan ve bakanlar, ekonomide enflasyonun düşürülmesi için faizlerin düşürülmesini istediler? Cumhurbaşkanı “Faiz sebeptir, enflasyon neticedir. Merkez Bankası anlayışında, enflasyon sebep, faiz neticedir” diyor.
Ayrıca siyasi iktidar hep bir ağızdan, faizler düşerse ekonominin ve özellikle inşaat sektörünün de canlanacağını söyledi.
Gerçekte, enflasyon ve faiz arasındaki ilişki iki yönlüdür. Ancak “tek başına ne enflasyon bir sonuçtur, ne de faiz bir sonuçtur.” Zaten Merkez Bankası da böyle bir şey söylemiyor. Zira iktisat politikaları, topluma hitap ettiği için çok karmaşıktır. Tek tek değil, ancak Maliye, para, istihdam, gelir dağılımı politikaları birbiri ile uyumlu ve bir plan içinde istenen etki ve sonucu yaratabilir.
Ekonomiyi yalnızca faiz olarak tartışan ve siyaseti de bir iki kişinin adaylığı olarak tartışan bir siyasi iktidar hiçbir zaman proje üretemez. Muhalefet de sürekli siyasi iktidarın sahasında oynarsa halkın siyasi tercihlerinde yanılma olur ve otokrasiye gidiş hızlanır. Aynı nedenledir ki şimdi ekonomide uzun dönemli bir durgunluk yaşıyoruz.
Türkiye’de bu gidişle reel ekonomiyi, iktisat politikalarını hiç tartışmayacağız… Tartışma konusu olarak ve medyayı işgal eden iktisat olarak önceleri, varsa da yoksa da Borsa vardı, şimdi ise faiz ve kur eklendi.
Öte yandan faiz tartışmalarında nominal faiz değil, reel faizi kullanmak gerekir. Son dört yıldır gerek mevduat faizi ve gerekse MB gösterge faizi zaten eksi reel faiz olarak devam ediyor. Reel faiz olarak bakarsak, faizler ABD’nin ve Avrupa’dan da daha düşüktür.
Mamafih yıl sonu itibariyle, Merkez Bankası gösterge faiz oranlarını reel faize çevirirsek, 2010 yılından beri reel faizlerin sıfır veya eksi olduğu anlaşılır. Bu nedenle Türkiye’de faizleri düşürmek için Avrupa’yı örnek vermek çok yanlış oluyor.
Euro Bölgesi’nde Aralık ayında 2014 yıllık enflasyon oranı yüzde -0,2’oldu.
Avrupa Birliği’nde (AB) ise 2014 yıllık enflasyon yüzde -0,1 oldu. Avrupa Merkez Bankası faiz oranı ise, yüzde 0.05’tir. Yani sıfıra yakındır. Bu şartlarda 2014 yılı için Avrupa Merkez Bankası reel faiz oranı sıfıra yakındır. 2014 Türkiye’de de aynıdır. Kaldı ki 2014 öncesi üç yıl, hep eksi olmuştur.
Dolar mı BRICS parası mı? Rezerv para savaşını kim kazanacak?
Trump açıkladı: BRICS Ülkeleri'nin dolardan uzaklaşmaya çalışırken bizim kenarda durup izlememiz fikri BİTTİ! BRICS ülkelerinin dolara rakip olacak yeni bir...