Geçtiğimiz Eylül ayında Türkiye ekonomisi üzerinde Ortodoks iktisat teorisine ve dünya çapında kabul görmüş iktisat politikalarına meydan okuyan bir deney başlatıldı. Deneyin sonuçları suyun deniz seviyesinde yüz derecede kaynaması kadar net oldu. 2021 Eylül ayında TUİK tarafından tespit edilen ve yüzde 19.58 olan yıllık enflasyon müthiş bir ivme ile Haziran 2022’de yüzde 78.62’ye ulaştı. Yine aynı dönemde ENAG yıllık enflasyonu yüzde 44.70’den 175.55’e yükseldi. İki kuruluş nihayet bir noktada birleştiler: Mutlak düzeyleri farklı olsa da her iki ölçüme göre de yıllık enflasyon Eylül 2021 ayında başlayan faiz indirimlerinden sonra dört katına çıktı. Diğer taraftan Eylül ayında 8,65 TL. olan dolar kuru yoğun müdahale ve baskıya karşın bugünlerde 17 TL. nin üstünde.
Bu gelişmelerin halka yansımasının en iyi takip edilebileceği noktalardan biri asgari ücret artışı; Geçtiğimiz altı ayda TUİK’e göre enflasyon yüzde 42 arttı. Asgari ücrete yapılan zam ise yüzde 30 civarında. Aradaki yüzde 12 fark önümüzdeki aylarda açılmaya devam edecek. Türk halkı göz göre göre fakirleşiyor.
Türkiye ekonomisi böyle yuvarlanıp giderken ve anlık gelişmelere tepkiler verilirken olayların üzerinde durup, düşünebilmek de mümkün olmayabiliyor. Bu noktada döviz kuruna gizli müdahaleler hakkında bir değerlendirme yapmak ve üzerinde düşünmek biraz da olsa faydalı olabilir.
Bilindiği gibi 2020 yılı sonlarına doğru ortaya atılan 128 milyar dolar nerede? tartışması kamuoyunu epeyce meşgul etmiş ve gerginlik yaratmıştı. Kamuoyu bilgilendirilmeden, döviz kurunu baskı altına almak için yapılan döviz operasyonları sonucu rezervlerin tüketilmesi yoğun şekilde eleştirilmişti. 2001 Mart ayı ile 2016 Nisan ayı arasında döviz alım – satım ihalelerini önceden bildiren ve bu uygulaması ile dünyada örnek olarak gösterilen TCMB’nin yıllardır bu uygulamasını terk ettiği de gündeme getirilen ve eleştirilen konular arasındaydı. Bugün hala bu operasyonlar önceden ilan edilmeden veya kamu bankaları aracılığı ile yapılıyor. Kamuoyu bu operasyonların yapıldığını sonradan ilgili verileri okuyabilen uzmanları takip ederek öğreniyor. Burada akla gelen soru şu: Bu iş böyle mi yapılır? Diğer merkez bankaları da dövize müdahale operasyonlarını gizli saklı mı yapıyor?
Döviz Müdahaleleri ve Şeffaflık
Para Politikası uygulamalarında son yirmi beş yıl içinde şeffaflığın önemi olağanüstü bir şekilde arttı. Bu süreç tabii ki kamuoyunun artan baskı ve talepleri karşısında devletlerin şeffaflaşmasına paralel gelişen bir süreç. Bugün ekonomi basını, piyasalar ve kamuoyunun beğendiği bir merkez bankası olabilmek için şeffaflık önemli bir unsur.
Bununla birlikte, merkez bankalarının dövize yönelik müdahalelerinde azımsanmayacak düzeyde bir gizlilik görülmekte. Piyasalar şeffaflığı tercih etseler de bu türden operasyonları tolere edebiliyorlar. Diğer yandan merkez bankalarının kanunları ya da iyi uygulamalarda bu gizlilik kabullenilmiş olabiliyor. Örneğin; TCMB Kanununun 53. Maddesinde Bankanın, uyguladığı para politikası çerçevesinde, Türk lirasının yabancı paralar karşısındaki değerini belirlemek amacıyla, döviz ve efektiflerin vadesiz ve vadeli alım ve satımını yapabileceği belirtiliyor ama şeffaflıkla ilgili bir ifade yok. Yine, İngiltere Merkez Bankası Kanunu Para Politikası Kurulu’nun politika değerlendirmeleri ve kararları ile ilgili bilgileri yayınlamasını ön gören katı ifadeler içermekle birlikte, müdahaleleri bu kapsamın dışında tutmuştur. Ayrıca, IMF’nin Para ve Maliye Politikalarında Şeffaflıkla İlgili İyi Uygulamalar Kodu merkez bankalarının bazı durumlarda kısa vadeli para politikası ve döviz kuru yönetimine ilişkin taktikleri ile döviz operasyonları hakkında açıklama yapmamasının makul olabileceğini ifade etmektedir. Evet, şeffaf bir merkez bankası iyidir ama döviz operasyonları bir istisna olarak görülebilir. Bunun da ana nedeni fazla şeffaflığın bu operasyonların etkililiğini azaltacağına ilişkin kaygılar.
Pek çok merkez bankası içinde bulunduğu koşullara ve kültürüne göre döviz müdahalelerini belli bir gizlilik içinde gerçekleştirebilir. Bununla birlikte bu müdahalelerin genel çerçevesinin en baştan kamuoyu ve piyasalarla paylaşılması, her operasyondan sonra belli bir zaman diliminin ardından kamuoyunu ve piyasaları tatmin edecek açıklamaların yapılması hesap verebilirlik açısından çok önemlidir.
Merkez Bankaları Neden Dövize Gizli Müdahalelerde Bulunur?
Merkez bankalarının döviz müdahalelerini gizli yapmasının ana nedeni gizliliğin operasyonun etkililiğini artıracağına olan inançtır. Bu nedenle, müdahalenin zamanı ve miktarı kamuoyu ve piyasalarla paylaşılmaz. Amaç piyasanın kendisine bir hedef belirleyerek spekülatif ataklar yapmasını veya ne büyüklükte bir müdahalede bulunulduğunu gizlemektir. Özellikle müdahalenin başarısız olduğu durumlarda Bankanın kredibilitesinin azalması engellenmek istenmekte. Operasyonların gizli tutulmasının verdiği rahatlığın da kur oynaklıklarına müdahaleleri daha çekici hale getireceği ve müdahalelerin sıklaşacağı da göz önünde tutulmalıdır.
Bir diğer neden merkez bankasının müdahale konusunda isteksiz olması ama hükümetin müdahale yapılması konusunda ısrarcı olmasıdır. Böyle durumlarda merkez bankası müdahalenin gizli olmasını tercih edebilir.
Ciddi tutarsızlıkların piyasaların ve kamuoyunun gözünden kaçırılması için de bu operasyonlar gizlenebilir. Kurun seviyesinin önemli olmadığı, müdahaleye gerek olmadığı, kura müdahale edilmediği, rekabetçi kur anlayışının benimsendiği gibi ifadeler en yetkili kişiler tarafından dile getirildiği halde kura müdahale ediliyorsa akılları karıştırabilecek bu müdahalenin gizli yapılması tercih edilebilir.
Sürpriz müdahalelerin, hatta bir gece yarısı ilan edilen sürpriz karar ve düzenlemelere eşlik eden sürpriz müdahalelerin de en azından kısa vadeli etkileri çok güçlü olabilir.
Merkez bankasının döviz piyasasına doğrudan girmesi bu piyasaya olan ilgiyi artırabilecek, müdahalenin etkisini zayıflatabilecektir. Buna karşın, Merkez bankasının kendisini gizleyip, müdahalenin belirli aracılar (örneğin; kamu bankaları) üzerinden yapılmasını sağlaması da müdahalenin etkisini artırabilir.
Gizli müdahalenin nedenleri ülkelerin özel şartlarına göre değişebilir. Gözden kaçırılmaması gereken iki noktayı vurgulamakta fayda var. Operasyonlar gizli yapılsa da mutlaka hesap verebilirlik prensibine uygun davranılmalıdır. Diğer yandan, oynaklığı ortaya çıkaran problemleri çözmeden, rüzgâra karşı durarak, yani sürekli olarak döviz kurunun gittiği yönün aksi istikametinde açık veya gizli müdahaleler yaparak kurun gerçek değerini gizlemek sorunları çözmeyecektir. Aksine, bu müdahaleler belli bir süre için kur oynaklığını azaltacak ama spekülasyonu özendirecek, kuru gerçek değerine ulaşmaya zorlayan piyasa güçlerinin önüne geçmiş olacaktır.
Garanti BBVA’dan tüzel ve şahıs firmalarına tek tıkla mali veri paylaşım kolaylığı
Garanti BBVA’nın tüzel ve şahıs firma müşterileri GİB (Gelir İdaresi Başkanlığı) entegrasyonu ile mali verilerini dijital kanallar üzerinden tek tıkla...