Önce 5 gün tavan,
Sonra 10 gün tavan,
Sonra adına düzeltme denilen silkelemeyi saymazsak tavan tavan tavan…
Halka harçlık ile başladı,
Patrona servete döndü…
Kazanan hep masa oldu.
Öyle ki,
Söz konusu tavan tavan gitme algısı,
Ekonomik darboğazda adeta küçük yatırımcıya öğretilmiş davranışı,
Öğrenilmiş bir çaresizliğe dönüştürdü.
Elektrik faturasını ödettiren halka arzlar,
Otoriteye baskı yarattı.
Kurumsal payı yüksek olması gerekirken bireysel payı artırıldı ve zorunlu hale getirildi.
Küçük yatırımcı mal taşıdı, zenginler ya da zengin olacaklar rahatladı.
Dolaylı yatırım payının artırılması gerekirken,
Bireysel yatırım teşvik edildi.
Değerlemeler yani fiyat tespit raporları anlamsız hale geldi.
Grafiğe gömülü kör göze sahip ve bir ay önceyi unutan küçük yatırımcılar, grafiğin günlük hatta dakikalık çizgileriyle olmayacak fiyatlardan maliyetlendi.
Şirketin temeli unutuldu, ‘trend is my friend’ denildi.
Borsanın makul piyasa değeri belirleme kabiliyeti elinden alındı.
Patronların gözlerinde ‘Dolar’ işareti belirdi, “Hele bir kapıdan girelim nasıl olsa gerçek halka arzı sonra yaparız” dediler, tahtacılar kutsandı.
İzahnameler, fiyat tespit raporları ve fon kullanım raporları çöpe atıldı.
İş gene döndü dolaştı, “Nerede Bu SPK?”ya geldi.
Otorite ne yapsa yaranamadı, ne yapsa olmadı…
Çözüm basit;
Halka arzların, ilk gün serbest marjla işlem görmesi yeterli!
Peki, serbest marj modeli uygulanırsa ne olur?
Basitçe, örnek bir mizansenle anlatayım…
Varsayalım, bir şirketin halka arza konu değerleme raporunda hisse fiyatı 20 TL olarak belirlenmiş olsun.
Mevcut durumda, yani günlük %10 tavan sınırlamasıyla; 20 TL’den halka arz olan şirketin hisse senedi şayet 10 gün tavan tavan giderse onbirinci gün yaklaşık 52 TL fiyata ulaşır.
Misal, arada bir silkeleme geldi. Varsayalım fiyat 40 TL’ye düştü.
Sonra hayda, gene başladı ve iki ay sonra 110 TL’ye ulaştı.
Yani, bu patikada üç aydan az sürede; değerlemesi 20 TL olan şirketin hisse senedi 5 kattan fazla getiri sağlamış oldu.
Soru şu: 3 ayda ne değişti de; şirket ne yaptı da; şirketin piyasa değeri değerleme raporunda tespit edilenin 5 katından fazla prim yaptı?
Tabi bu arada,
Şirketin temeli unutuldu. Grafikler paylaşıldı.
Şuradan dönerse, buradaki direnç, şurası hedef, yok RSI yok cart yok curt…
Kısacası, küçük yatırımcılar normalde almayacakları yerlerden hisseyi aldılar.
Bir bilinmeze kucak açtılar…
Ekonomi, finans ve muhasebe bilimi çöpe atıldı; borsa makul piyasa fiyatı belirlenme yeri olmaktan çıkmış oldu!
Modeli değiştirelim,
Aynı örnek üzerinden ilk gün serbest marj uygulanmasındaki senaryoları dikkate alalım,
Beyin fırtınası yapalım…
Varsayalım, halka arz hissesi ilk gün serbest marj ile işlem görecek.
Yani %10 tavan sınırlaması yok!
Yukarı da, aşağıya da istediği kadar gidebilir.
Diyelim ki,
İşlem başladı ve 20 TL ilk gün 90 TL’ye geldi.
E arkadaş; zorla mı aldın?
90 TL’den alanlar öbür gün hisse taban taban gitmeye başlarsa oturup düşünürler!
Ben bu hisseyi neden aldım?
İzahname okudum mu?
Fiyat tespit raporuna baktım mı?
Demek ki bu işi bilmiyorum, bari gideyim dolaylı yatırıma yani fonlara yönelim diyebilirler veya
Bir sonrakinde derslerini çalışırlar.
Tersi varsayıma da yer verelim.
İşlem başladı ve 20 TL ilk gün 11 TL’ye düştü.
E arkadaş; zorla mı aldın?
19, 18 veya 15 TL’den alanlar oturup düşünürler!
Derler ki, bu nasıl değerleme?
Veya derler ki;
Keşke orta-uzun vadeli kurumsal yatırımcılar halka arza katılsaydı.
Ya da bunlar niye sattı?
Kısacası,
Serbest marj modeli borsadaki buruşuk gömleği ütüler.
Ak koyun kara koyun ortaya çıkar.
Herkes aynaya bakar.
Çeki düzen gelir ve emin olun bu çok uzun sürmez.
Sevgi ve vicdanla kalın…
Doç. Dr. Soner GÖKTEN