Bankacılıkta şubeye ilk adım attığım yıl 1998 başı… Bankacılıktan ayrıldığım yıl 2014 yazı… Son 10 yıldır da Bankacıların çalışma koşulları, özlük hakları, kişisel gelişim alanları ile ilgili yazılar yazıyorum. Konuya pozitif psikoloji penceresinden bakarak ve Bankacılardan gelen istek ve taleplerle sosyal medyada bu konuları gündemde tutarak , Bankacılıkta harcadığım yıllarıma , edindiğim tecrübeler ve yaşadığım sorunlar çerçevesinde anlam katmaya ve küçük de olsa bir değişime aracı olmaya çalışıyorum. Bankacıların yaşadıkları sorunları geniş kesimlere ve yetkililere (!) duyurmaya gayret ediyorum .
Paramedya gücü ve etkisi bu konuda beni çok destekledi ve bana çok geniş bir alan tanıdı. Bu nedenle her fırsatta Paramedya kurucumuz ve editörümüz Remzi Özdemir’e teşekkürlerimi sunuyorum. Bana inandı, güvendi, destekledi ve her zaman fikirlerime saygı duyup beni dinledi. Birlikte çok uzun ve güzel bir yol yürüdük. Sağlığımız ve motivasyonumuz olduğu sürece de bu yoldan dönmemekte kararlıyız.
Geçen yıllar içinde Bankacılıkta çok şeyler değişti. Şubelerin yerleri , sayıları, içindeki personellerin görevleri, sayıları, kullanılan sistemler , Genel Müdürlük’lerde ve şubelerdeki mobilyalar , dekorasyonlar … Şubeye gelen müşteri profilleri , şubeye hiç gelmeden iş bitiren müşteri sayıları… Dijital ve Mobil Bankacılığın sağladığı kolaylıklar , ortaya çıkardığı riskler, potansiyeller… Bu arada farklı bankalara transfer olan, yurtdışına tayin olan, emekli olan, görevi bırakan Üst yönetimler , Genel Müdürler, Genel Müdür Yardımcıları vs. Kısacası kimler geldi… kimler geçti . 5-6 yıl önce Paramedya İnstagram’da şikayetlerini paylaştığım binlerce Bankacı artık emekli oldu. Yüzlercesi banka değişikliği yaptı ve farklı Bankalardan şikayetlerini iletmeye devam ediyorlar.
Bankacıkta bunca değişim yaşanırken değişmeyen iki şey var.
Birincisi Banka yönetimlerinin akıl almaz kar hırsına bağlı yüksek hedefler koyma ve bunu baskı ile gerçekleştirme alışkanlığı.
İkincisi Bankacıların ( büyük çoğunluğunun ) işsiz kalma korkusu ile bu baskıya boyun eğme , hedefleri tutturmak için her yolu mübah görme anlayışı.
İşte Bankacılık bu iki ayak üzerinde yürüyor. İki ayaktan biri kırılmadığı sürece de yürümeye , hatta koşmaya devam edecek gibi görünüyor. Bu koşturmaca içinde yorulan, bezen, hasta olan ya da yaptığı işin anlamsızlığını sorgulayan bankacılar ise kendini bir anda kapının önünde buluyorlar.
Yıllarca sistemin içindeki psikopat yöneticileri , narsistleri , gaslighting’cileri, mobbingseverleri anlatan, tarif eden yazılar yazdım. Bankacıların bunlara karşı kendilerini güçlendirmelerini, özgüvenlerini arttırmalarını sağlayacak yayınlar yaptım, hukuki bilgilerle , psikolojik yorumlarla , fiziksel sağlığı korumakla ilgili tavsiyelerle ilgili paylaşımlar yaptım.
Geldiğimiz noktada … Hala 8-9 yıl önce Paramedya’da yazmaya başladığım ilk günlerdeki mesajlara benzer çaresizlik ve şikayet belirten mesajlar aldığımda doğrusu biraz umutsuzluğa kapılıyorum. Benim bu konuya odaklanmaktaki en büyük motivasyonum, çocuklarımızın bizlerin maruz kaldığı zehirli iş ortamlarında çalışmasını engelleyecek somut adımlar atmaktı. Bizlere yapılan baskılar, mobbingler, değersizleştirme operasyonları onlara yapılamasın istemiştim. Onlar büyüyene kadar biz bu işleri hallederiz diye düşünmüştüm . Yanılmışım .
Bu noktada bir iyi bir de kötü haberim var. Kötü haber; Vicdanlı ve ahlaklı üst yöneticilere sahip birkaç büyük banka dışında sistem aynı şekilde devam ediyor . Değişmiyorlar .
İyi haber ; çocuklarımız bu kötü yönetim anlayışına pabuç bırakmayacak bir yaşam görüşüne sahip şekilde büyümüşler biz bile tam farketmeden. Yeni nesil öyle baskı ile, Mobbing ile iş görecek, bunlara boyun eğecek bir ruh haline sahip değil gibi. Bu tür yöneticileri ciddiye bile almıyorlar . Belki de o yüzden yeni nesil Bankacılar bu konuda şikayet bile etme gereği duymadan işten “ pat diye” ayrılıveriyorlar. Onları sebat etmemek, gayret göstermemek, üstlerine saygı duymamakla suçlamak, yargılamak da mümkün ve kolay belki. Ama gerçek şu ki; Onlar neyi hakedip neyi haketmediklerini, neyin mantıklı, neyin mantıksız olduğunu eski nesillerden daha çok sorguluyorlar .
Banka üst yönetimlerinin bu yeni nesillerle iş yapış şekilleri biraz değişecek gibi görünüyor. Belki de o yüzden tek kurtuluşları robotlar . Ama şu bir gerçek ki, hiç bir robot, şu ana kadar Bankalardan gelmiş geçmiş fedakar, cefakar, iş kaybetme korkusu olan Bankacıların yaptığını yapamayacak. Bu da kar hırsı ile yanıp tutuşan Üst Yönetimlere armağan olsun.