HANİFE SERTER, bankacıların kabusu haline gelen sigorta satışlarını yazdı. Bankaların sigorta hedefleri ne kadar sağlıklı satışa neden oluyor. Dahası bu satışlar nasıl mobbinge dönüşüyor.
Korku filmlerinin klişe sahnelerinden biridir
” Ne yaptığını biliyorum…” notunun suçlunun eline geçtiği o an….
Son Zamanlarda banka ve sigorta ürünlerinin bazılarının satışı ile ilgili “etik dışı” ve belki de “suç niteliğinde” yöntemler izleyen bazı bankacılar ile ilgili öyle duyumlar alıyorum ki onlara bu nottan yazıp göndermek geliyor içimden…
Yoğun bir baskı ve tehdit altında, gelecek endişesi , güvende olmadığın duygusu, korkusu yaşarken , kısacası beyin ” mantık” tarafını kapatıp otomatik pilota geçtiğinde, yani “ kendini kurtar, ya kaç ya da saldır” komutunu verdiğinde insanın ne yapacağı hiç belli olmaz. O kritik anda akla, mantığa uygun her şey devreden çıkmış, kendini güvende hissettirecek en hızlı yol ne ise , beden onu gerçekleştirmek üzere çoktan harekete geçmiştir bile…
Bazı bankacıların can havliyle yapmaya çalıştığı bazı satışlar bu refleks nedeni ile çok sağlıksız ve yanlış olabilmekte. “Bilmem ne sigortasından 3 tane satmadan şubeden çıkamazsın.” tehdidini duyan bir bankacının iki seçeneği var ” isyan ederek sona giden başlangıca ilk adımı atmak” ya da ne yapıp edip o satışı yapmak..
Tanıdık ve nazının geçtiği bir eşe, dosta , akrabaya, müşteriye mi olur, yoksa hiç haberi olmadan sonradan iptal edebileceği sıradan bir müşteriye mi olur, bu işlerden hiç anlamayan bir yaşlıya, hesabını , kitabını hiç bilmeyen vurdumduymaz bir esnafa mı olur artık orası meçhul. Aşikar olan tek şey ise bu tür son dakika satışlarının ” gerçek satış” olma ihtimalinin oldukça düşük olması..
Bazı ” uyanık” satışçılar bu tür ” fiktif” ürün satışlarını “ başarı“lı görünmek amacı ile ” rutin” bir uygulama haline de getirebilmekte ve işin ilginç tarafı “satan nasıl satıyor ?” Sorusunun ” gerçek” cevabını pek de merak etmeyen üst yönetimler bu kişilerin bu ” fiktif” başarılarını çeşitli şekillerde ödüllendirebilmekte. Hediye çekleri, yurtdışı gezileri , terfiler , takdirler havada uçuşmakta. “Satış yapın ama kuralına uygun yapın, yoksa karışmam.” uyarıları bir formaliteden öteye gitmezken, Bankalar bu yalan , yanlış, haksız , hukuksuz kazançlarının sefasını sürmekte.
Diğer taraftan dürüstlük değeri yüksek olmasına rağmen evine gitmekten alıkonma ile başlayıp işsiz bırakılma tehdidine kadar varan bir yelpazede tehdide maruz kalan bankacının can havliyle yaptığı kendi içine sinmeyen satışların verdiği vicdani rahatsızlık da onu bazı geceler uykusuz bırakmakta, bazen de ” ya başka yerden çıkarsa” korkusu yaşatmakta…
Neresinden baksanız ” korku filmi” gibi değil mi ?
Gün içinde yaptığınız işlemleri bir düşünün, kaç tanesini içinize sinerek, kuralına, mevzuata, temel ahlaki normlara uygun olarak, doğru ve dürüst kalarak yaptınız ? Kaç tanesini günü kurtarmak, laf işitmemek, o akşam ” hesap verme” toplantısına gitmemek için içinize sinmese de alelacele ve müşteriye gerekli tüm bilgileri vermeden , hatta saptırılmış bilgiler vererek yaptınız? Bundan beklediğiniz ” kazanç” neydi ? Ve aslında neyi kaybettiniz ?
“Ne yapalım düzen böyle…” diyenlere söyleyecek hiç bir şey yok. Allah tüm müşterileri böyle Bankacıların eline düşmekten korusun. Ama biraz olsun vicdanınız varsa, bu düzene alet olmamayı seçebilirsiniz .
Eskiden Banka’da birlikte çalıştığım, doğruluk, dürüstlük ve mesleki bilgilerine, çalışkanlıklarına, sorumluluk duygularına kefil olduğum iş arkadaşlarım var. Kimisi kendi isteği ile kimisi de haksız nedenlerle performans gerekçesi ile Bankacılığı bıraktılar . Şimdi kendi şirketlerinde ” sigorta” ve ” BES” satışları yapıyorlar. İyi de yapıyorlar. Onları tanıyan bilen kendi zararına bir şey yapmayacağına güvenen müşteriler onlarla çalışmaya devam ediyor . İşleri her geçen gün büyüyor . Doğru, dürüst çalıştıkları sürece işsiz kalmayacaklarını biliyorlar . Müşteriye “en doğru” bilgiyi vererek öncelikle ” güven” kazanıyorlar. Ve en önemlisi “rahat” uyuyorlar .
Kısacası ecel bir gün herkese gelecek, korku ile yaşamanın kimseye faydası yok. Korkmayın, doğru ve dürüst kalın, hayatta gerçek ” başarı” budur. Diğerleri ” fiktif” başarılar olup inanın gerçek hayatta hükümsüzdür .
İş Bankası’nda üst düzey atama
Türkiye İş Bankası Yönetim Kurulu toplantısında, Başkent Kurumsal Şube Müdürü Mehmet Türk’ün, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu'na gerekli bildirimlerin yapılması...