Koç Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Selva Demiralp, doların neden yükseldiğini ve ne zaman büyük kırılmanın olacağını madde madde anlattı:
Koç Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Selva Demiralp, dövizdeki hareket ile ilgili gelişmeleri BBC’ye yazdı.
İşte Prof. Dr. Selva Demiralp’ın dövizle ilgili yorumu:
Bir sağlık sorunu ile doktora gittiğinizde doktorun size net bir şekilde şikayetin altında yatan sebebi söylemesini istersiniz. Ancak çoğu zaman doktorlar net bir sebep göstermekten kaçınır, bunun yerine şikayete sebep olabilecek olası faktörleri sıralarlar. Çünkü insan vücudu karmaşık bir mekanizmadır ve bir problemin birden fazla açıklaması olabilir.
Dolar/TL kurundaki değişimleri açıklayabilmek de biz iktisatçılar için benzer bir durumdur. TL’deki değer kaybına sebep olabilecek faktörleri sıralayabiliriz.
TL’nin bu faktörlere rağmen neden bu zamana kadar görece sağlam kalmış olabileceğini de açıklayabiliriz.
Açıklayamayacağımız şey ise kırılma noktasının tam olarak ne zaman olacağıdır.
Yani hangi faktörlerin ekonominin sağlığı tehdit edeceğini, ne gibi durumlarda bu şikayetlerin baskılanabileceğini açıklayabiliriz.
Ancak hastalığın sizi ne zaman vuracağını söyleyemeyiz.
Dolar/TL kuruna dönecek olursak, TL’nin Dolar karşısında değer kazanıp kaybetmesi talepteki değişimlerle ilgilidir. Eğer içeride TL satılıp bunun karşılığında Dolar alınırsa bu durum TL’ye değer kaybettirir.
Peki ne zaman TL satıp Dolar almak cazip olur?
1-Bir para biriminin değerini belirleyen temel faktör o para birimine ödenen faizdir. 2019 yılının ikinci yarısından beri Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) agresif faiz indirimleri ile TL cazip bir para birimi olmaktan uzaklaşıyor. Hele de enflasyon düşmeden mevduat faizlerinde gerçekleşen düşüş, mevduatların reel getirisini azaltarak hane halkını dövize yöneltiyor.
2-Faiz indirimlerinin TL’yi daha kırılgan hale getirmesi kaçınılmaz. Son faiz indirimleri ile TL’ye ödenen reel faiz negatif seviyelere inmiş durumda. Yani enflasyonu yüzde 1’in altında olan Japonya ile ödediğimiz reel faiz aynı. Yabancı yatırımcı bu tablodaki çarpıklığı görmekte gecikmiyor. Çünkü enflasyonu yüzde 12 olan bir ülke, eğer fiyat istikrarında samimi ise çok daha yüksek bir reel faiz vermek zorunda. Para politikasının makroekonomik hedeflerle tutarlı olmaması önemli bir risk unsuru olarak karşımıza çıkıyor ve TL’ye olan yabancı talebini azaltıyor.
3-TCMB politikalarına ilave olarak giderek artan kontrol ve kısıtlamalar ve serbest piyasa sisteminin işleyişindeki aksamalar da yabancı yatırımcıyı ürkütüyor ve risk algısını artırıyor. Kamu bankaları vasıtasıyla kredi faizlerine üst sınır gelmesi ya da kur istikrarının hedeflenmesi gibi uygulamalar, çerçevesi net olmayan bir politikalar zinciri olarak algılanıp genel bir belirsizlik bulutu yaratıyor. Bu durum yabancı yatırımcının elindeki TL cinsi varlıkları satıp çıkmasına sebep oluyor. TCMB kaynaklı veriler yurtdışı yerleşiklerin tuttuğu varlıklardaki azalmaya işaret ediyor.
4-Yabancı yatırımcının TL satıp Dolar alabilmesi için öncelikle elinde TL olması gerekiyor. TL’nin Türk bankalarından temin edildiği Londra swap piyasasına gelen kısıtlama ile içeride spekülatif hareketin önüne geçmek hedefleniyor. Öte yandan bu tür uygulamalar uzun vadede yabancı yatırımcıyı küstürüp TL’nin konvertibilitesine olan inancı zedeleyerek yabancı sermaye girişini dizginleyecek bir ters etki yaratıyor.
5-Bağımsızlığı sorgulanan bir merkez bankası, artan bütçe açığı, kurumsallık ve şeffaflıkla ilgili endişeler genel bir güvensizlik yaratarak büyümenin sürdürülebilirliğine dair soru işaretleri oluşturuyor.
Yukarıda saydığım faktörlerin çoğu uzunca bir süredir bahsedilip tartışılan faktörler. Yani doktorların saydığı potansiyel kırılganlık sebepleri.
Peki bu faktörlere rağmen kur neden şimdi hareketlendi?
1-Her bir faktör tek bir seferde yıkıcı etki yapmasa da birikim yaparak kırılganlıkları artırıyor. Yani arada sırada doymuş yağ içeren bir besin yemek sizi hemen hasta etmiyor ama sürekli doymuş yağ yerseniz damar tıkanıklığı yapıyor. Son altı ayda faizlerde 12.75 puanlık faiz indirimi olması ve reel faizin negatif seviyelere gelmesi önemli bir risk unsuru.
2-ABD Merkez Bankası Fed 2019 ikinci yarısından itibaren faiz indirimlerine gitti. Bu durum Dolar’ın görece cazibesini azaltarak gelişmekte olan ülke para birimlerine olan talebi artırdı. Ancak son günlerde hem Çin-ABD arasındaki uzlaşma sinyalleri, hem de güçlü gelen ABD verisi Dolar’ı tekrar global olarak güçlendiriyor.
3-Artan döviz talebi karşısında TL’yi değerli kılmanın bir yolu piyasaya döviz sürmek. Kamu bankalarının artan döviz talebini karşılayarak kurdaki oynaklığın önüne geçtiği üst düzey yetkililerce de not edildi. Ancak bu uygulamanın çerçevesi net olmadığından piyaslar üzerinde sakinleştirici bir etki söz konusu değil. Ayrıca sermaye hareketlerinin ve politika faizinin serbest olduğu bir ortamda kuru döviz satarak dengelemeye rezerv yetmeyeceğinden sürdürülebilir değil.
kaynak: BBC
Paranın Yönü? Dolar, Borsa, Mevduat, Tahvil, Altın…
https://www.youtube.com/watch?v=IWMpIhSeHWc