Artık bankacılık basketbol maçı gibi, çok hızlı oynanan bir oyun haline döndü. Banka yönetim kararları anlık değişkenlik gösteriyor. Deniz Ateş bankacılık oyununu yazıyor:
Takipteki Kediler;
Patron her yerde patron; Remzi bey aradı “sen ne biçim bankacısın hiç bankacılıkla ilgili yazı yazmıyorsun “diye eleştirdi.
Remzi beyin de günahını almayayım sonuçta patron o da, belirli kaygılar taşıyor hepimiz gibi. Ben de kendime çeki düzen vererek, Banka yazısı yazmak için oturdum, ama inanın bankadan sonra banka yazısı yazmak ne zormuş.
Aylardır hiç bankaya girmedim, kapıdan işimi hallediyorum. Bir nevi sendika gibiyim, kapıdan işlemlerimi hallediyorum, etliye sütlüye dokunmadan uzaklaşıyorum.
Bilirsiniz işte, paraya takla attırarak geçim derdi yaptığım işlemlerin özeti. Banka şubelerine uğramıyorum ama para peşinde koşmak bitmiyor.
Para kaçıyor ben kovalıyorum hepimiz gibi. Elimde hesap makinası, gelir gider dengesi yapmaya çalışken buluyorum kendimi. Bakalım nereye kadar gidecek, benim düzenli gelirim, sabit gelirlerin üzerine çıkmaya başladı. Giderleri gideremezsem, zaten çok giden olacak…ben tutmaya çalışarak hayatıma devam ediyorum. Hayatı nakit akışınızın üzerinde borçlanarak sürdürmek mümkün ama sürdürülebilir mi?
Şimdi herkes para peşinde; banka üst yönetimleri ellerinde hesap makinası payı mı büyütsek yoksa paydayım mı küçültelim derdinde.
Aktif Rasyosu = Krediler+ (Menkul Kıymetler x 0,75 ) + ( TCMB Swap x 0,5 ) / TL Mevduat + ( YP Mevduat x 1,25 ) Amaç belli; paran varsa paylaş. Kredi ver, tahvil al özetle mevduatını piyasanın ihtiyacı için kullanmalısın yoksa cezalar var deniyor.
Paramla rezil olmak deyimi bankalar için söylenir mi bilemem. Para el yakar durumda. Şubelerimiz bin bir uğraşlarla topladıkları mevduatlar için enflasyon altında negatif faiz öneriyor, tasarruf sahipleri mutsuz. Bankacılar mevduat önemli mi önemsiz mi karar veremez halde.
Düne kadar YP mevduat için video konferans yapan genel müdürlükler, aktif rasyonun hayata girmesiyle aynı hafta kredi çok önemli demeye başladı.
Artık bankacılık basketbol maçı gibi, çok hızlı oynanan bir oyun haline döndü. Banka yönetim kararları anlık değişkenlik gösteriyor. Oysa dünyanın en eski mesleklerinden biri bankacılık. Mevduat toplamak artık el mi yakıyor? İşimiz kredi şimdi her şubede baskı kediler üzerinde toplanmış, her şube haftalık kredisini büyütmek durumunda. Kredi veremeyenin işi zor bu dönem.
Banka yönetimleri eskiden ROE (Öz kaynak Karlılığı) oranını hesaplardı, yönetimin başarısını da gösteren bu oran artık rafa mı kalktı! ROA aktif karlılığı konuşuyor muyuz? O da mı rafta. Artık yerli milli rasyomuz var, payı mı büyütmeliyiz yoksa paydayı mı küçültelim ki ceza yemeyelim ?
Zor günlerden geçiyoruz, bireylerin durumunu anlattım size, hepimiz bana benziyoruz, nakit akışlarının üzerinde borçlanmış durumdayız sürdürülebilir mi? Şimdilik sürüyor.
Firmalarımızda da durum bireylerden farklı değil ki, KGF ile bir çoğu hayatta kalmayı başarmış ama borçlulukları artmışken şimdi yeni kredi ihtiyaçları var. Sürdürülebilir mi? Şimdilik sürüyor. En kötü para olmayan paradır.
İşini bilen bankacılar kredinin verildiği zaman batacağını bilir. Çok önemli kuraldır asla şaşmaz.
Umarım sizin borcunuz fazla değildir, firmanızın öz kaynakları da sağlamdır.
Yazının bazı yerlerinde krediler yerine kediler dediğimin farkındayım ,kedileri yazmak daha çok işime gelir aslında ama, patron her yerde patron.
İşimiz takipteki kediler ile uğraşmak olmamalı, bakın burası çok önemli, sürdürülebilirlik …
Sağlıkla kalın, öz kaynaklarınıza sahip çıkın.
—
Deniz Ateş
denizatate@yandex.com
İş Bankası’nda üst düzey atama
Türkiye İş Bankası Yönetim Kurulu toplantısında, Başkent Kurumsal Şube Müdürü Mehmet Türk’ün, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu'na gerekli bildirimlerin yapılması...