Daha önce de defalarca yaşanmış bir olay. Bir an geliyor, severek kullandığınız , her işinizi gören , parmaklarınızın ucunda olan, size bir çok bankacılık işlemini oturduğunuz yerden yapma fırsatı sunan Bankanızın dijital kanalı aniden çöküveriyor. İşte o anda artık elinizden hiçbir şey gelmiyor. Günü gelen kiranızı yatıramıyor , son ödeme tarihine dayanmış kredi kartı borcunuzu ödeyemiyor , çok düştü diyerek almak istediğiniz o hisseyi alamıyor , çok yükseldi diyerek satmak istediğiniz gram altınınızı satamıyorsunuz. Esnaflar havalesini yapamıyor , iş insanları kredisini kullanamıyor , emekli teyzeler, amcalar emekli maaşını başka bankaya aktaramıyor … Kısacası kısa bir süre için ilgili bankanın müşterileri için hayat duruveriyor . Acelesi olanların defalarca ekrana tıklaya tıklaya denedikleri , ne zaman çözüleceğini bilemedikleri , kestiremedikleri sorun karşısında yaşadığı çaresizliği ancak yaşayanlar bilir… Allah Kimseye yaşatmasın diyeceğim ama önce tedbir .. Bankaların teknolojiye ve insan kaynağına yaptıkları yatırımlar demek ki hala yetmiyor .
Bu dijital çöküntülerden müşterilerin alması gereken ders; teknolojiye fazla güvenmeden , kendilerini güvende hissedecekleri kadar bir nakit tutarı yanlarında bulundurmak ve mümkünse aynı anda 2-3 banka ile çalışıp böyle kriz durumlarında, acil işler için kendilerine alternatif yaratmak .
Dijital krizin yarattığı psikolojik çöküntüyü göğüslemek , gergin, üzgün, sinirli müşterileri karşılamak , yatıştırmak ise her zamanki gibi şube çalışanlarına düşüyor. Onlar normal zamanlarda hedef baskısı altında psikolojik tacize uğrarken , böyle anormal zamanlarda da durumu kurtarma sorumluluğu ile ağır bir yükün altına girerek eziliyorlar . Dijital kıyameti yaşayan bankalarının kurtarıcıları, kahramanları oluveriyorlar. Gerekli her türlü fedakarlığı yapıp, Bankalarını bu utanç verici süreçte savunmak için gece-gündüz demeden mesaiye kalıyor , müşterilere “ korkmayın, bakın biz buradayız , işimizin başındayız , paralarınız güvende “ mesajı veriyorlar.
Tüm bu yaşanan kıyametler sonrası kıymetleri biliniyor mu , onlara gereken değer veriliyor mu , sesleri duyuluyor mu ?
Ne yazık ki genellikle hayır. İki gün sonra herşey unutuluyor . Sistemleri geliştirmeye yönelik harcamalar artsa da , insan psikolojisini çökerten uygulamalar , psikolojik tacizler ise aynen devam ediyor .
Sistem çöktüğünde devreye girip müşterilere ulaşan onları yatıştıran, sakinleştiren , güven veren insan gücü çok değerli. O da çökerse… Bankaların işi zor. O krizi yönetmek daha zor. Çalışanlardan yükselen isyanı , psikolojik çöküntüyü, işgücü krizini yönetmek hiç kolay değil. Dünyanın en iyi iletişim ajansı ile de çalışsanız… Çalışanlarınız ile iletişimimiz iyi olmazsa … O bankayı iyi yönetemez, çökertirsiniz . Paramedya olarak, bir dost tavsiyesi olarak… bizden söylemesi.