Bankacılık sektörü dijitalleşmeye yapay zekanın entegre edilmesiyle birlikte 50 yıl içerisinde devrimsel bir dönüşümle karşılaşacak.
Sizin için sektörde beklenen bu devrimsel değişimi özetleyeyim…
Otomasyona dayalı müşteri deneyiminde kişiselleştirme doruk notasına ulaşacak.
Neden mi bahsediyorum? Hiper-Kişiselleştirmeden!
Yapay zekâ, hiç şüpheniz olmasın ki 50 yıl içerisinde müşterilerin harcama alışkanlıklarını, yaşam tarzını, finansal risk-getiri algısını ve hedeflerini belki de herkesten iyi analiz ederek onlara bireysel ihtiyaçlara mukabil finansal ürünler sunacak. Gelişmiş doğal dil işleme sayesinde sanal insansı asistanlarla veya metaverse benzeri sanal dünyalarda avatarlar ile işlemler gerçekleştirilecek.
Otomasyon operasyonel süreçlerin derininde yer bulacak.
Neden mi bahsediyorum? Robotik süreç otomasyonundan!
Hiper kişiselleştirmeye dayalı olarak oluşan büyük veri ve kuantum bilgi yönetimi sayesinde uyum süreçleri, etik dışı kullanım, kredi karar süreçleri ve benzeri tekrar eden işlemler karmaşık finansal simülasyonlar ve blok zincirine dayalı merkeziyetsiz finans sistemleri sayesinde saniyeler içinde gerçekleştirilecek.
Güvenlik harcamaları neredeyse ortadan kalkacak.
Neden mi bahsediyorum? Yapay zeka tabanlı güvenlik ve regülasyon teknolojilerinden!
Dolandırıcılık sinyali anında belirecek, sürekli uyum ve denetim tam anlamıyla temin edilecek, bırakın parmak izi veya yüz tanımayı beyin dalgası ve benzeri biyometrik veriler işlenerek güvenlik temin edilecek.
İşte, bu ve benzeri futuristik öngörüler birkaç hususta bankacılıkta ve hatta insanı yaşamda belirli korkuları gündeme getiriyor.
Bunlardan biri bankacılık sektöründe insana duyulan ihtiyacın azalması olasılığı: Yani büyük bir geleneksel bankacılık işsizliği!
Müşterisiyle karşılıklı Türk Kahvesi içerek iknaya ve müşterisini analize uğraşan geleneksel bankacılık hiç şüphesiz ki giderek azalacak.
Bence jenerasyon değiştiği anda bitecek.
Lakin bunların yerini yapay zeka, veri bilimi ve siber güvenlik uzmanları alacak.
Tam bu noktada aklıma İş Bankası Genel Müdürü Hakan Aran geldi.
Hazine kökenli değil lakin tam da geleceğe yön verecek bu paradigmanın insanı.
Sektördeki fütüristtik beklentiler, bilişim ve dijital sistemler geçmişi ve altyapısı ile Hakan Aran’ın genel müdürlük için adeta biçilmiş kaftan olduğunu teyit ediyor.
Bugün bugündür.
Lakin geleceğe hazır olmak gerek.
İşte bu yüzden geleceğin bankacıları için birkaç kelam edeyim: Adeta son 10 yılda sektörün kanayan yarası haline gelmiş TENCERE TAVA satıcılığını, BORSACI (etik olmayan şekilde fon kuran) ŞUBE MÜDÜRLÜĞÜNÜ, DEREBEYİ niteliğindeki bölge müdürlüğünü vb. unutun…
Gelecek 50 yılda bankacılıkta iş yapmak istiyorsanız ki 10 yıl sonra rüzgar hızla değişecektir, kendinizi yapay zeka destekli finansal okuryazarlık, dijital finansal okuryazarlık ile gözetim, uyum ve sosyal sermaye tabanlı yönetim becerileri üzerinde yetiştirin veya henüz işin başındaysanız geliştirin.
Sevgi ve vicdanla kalın…
Prof. Dr. Soner GÖKTEN