Sait Ürünlü sözüyle, BİST’in ‘B’si bankalardır.
Eğer borsa gidecekse, bankalar öncülüğünde gider.
Lakin beklentilerin aksine ‘faiz indirim döngüsü’ umutları temmuza kaldı: TCMB pas geçti!
Çok kez Paramedya’da yazdım ve Paramedya TV YouTube kanalında söyledim: Bankalar faiz artarken zarar eder, düşerken kara geçer!
Dahası bankalar son yirmi yılda görmedikleri bir finansal zorluk içerisindeler.
Müşteriler sağ olsun…
‘Şubeye ayakbastı parası’ olarak nitelendirilebilecek ücret ve komisyon gelirleri olmasa işleri çok zor!
Ne var ki bedeli gene halk, yani müşteriler ödedi ve ödüyor…
Türkiye finansal sistemi bankacılığa dayalıdır.
Her ne kadar sermaye piyasalarımız gelişme trendine sahip olsa da; maalesef aracılık faaliyetine dayalı finansal sistemimiz halen ağırlığını devam ettirmektedir.
Maalesef diyorum çünkü bankaların batmasına veya Özkaynak kaybına seyirci kalabileceğimiz bir banka portföyümüz yok.
Diğer bir ifadeyle mevcut finansal işlem derinliği, kredi hacmi ve ticaret ekosistemini içerisinde göreceli olarak banka sayımızın az olduğunu ifade edebilirim.
Bu vaziyet altında Merkez Bankası sadece şirketleri değil, bankaları da düşünmek zorunda!
Nasıl mı?
Onlara faiz indirimini garanti etmek durumunda.
Bu indirim tabi ki garanti değil lakin umut aşılamak durumunda.
Umut fakirin ekmeğidir lakin görünen şu ki TLRef üzerinden bankaların en azından şimdilik fonlama maliyetleri aşağıya çekiliyor!
İşte zurnanın zırt dediği nokta burası: Merkez Bankası PAS GEÇSE DE; bankalar adına açık şekilde FAİZ İNDİRMİŞTİR!
Erdem Başçı yönetiminin Türkiye’ye kazandırdığı faiz koridoru sistemi politika faizini yani haftalık borç verme sistemini tekel olmaktan çıkartarak Merkez Bankası’na likidite ayarlayarak mevduat faizlerini yönetme imkânı tanımıştır.
Kısaca, sıkılaşma veya esnetme yaklaşımında politika faizini tek araç olma konumundan çıkartmıştır.
Şöyle ki, likidite açığını ayarlayarak Merkez Bankası günlük faizi yüzde 46 ile 49 arasında oynama imkânına sahiptir.
19 Mart sonrası TLRef’i yapıştırdığı yüzde 49’luk üst bant bugün yüzde 46 küsur seviyesindedir.
Haftalık borç verdikçe düşer, kıstıkça bankalar geceliğe yöneleceği için artar.
Hal böyleyse, Merkez Bankası aslında TLRef’i yüzde 49’dan 46’ya düşürerek bankaların fonlama maliyetini azaltmıştır.
TL vadeli mevduat faizlerini geri çekmiştir.
Kısaca bankaların maliyetini aşağıya getirmektedir.
Takiben, bundan sonra bankaların istediği karlı yatırımdır.
Bu bahisle de ekonomi yönetimi ve Merkez Bankası özellikle tahviller üzerinden bankalara GEL GEL demektedir.
Yabancı gelmeyecek gibi, en azından şimdilik.
Peki, 19 Mart sonrası dayak yiyen bankalar gelecek mi? Göreceğiz…
Sinyalleri takip etmek önemli…
Sevgi ve vicdanla kalın…
Prof. Dr. Soner GÖKTEN