Türk tahvilleri finansal yatırımcılara yeniden göz kırpıyor.
Cezbedici olabilirler…
Finansal okuryazarlık adına Paramedya’da yazdığım ve Paramedya TV’de söylediğim gibi faiz indirim döngüsünün yıldızları tahvillerdir.
Faiz indikçe KATMERLİ KAZANDIRIRLAR!
Peki tahviller yatırım alternatifi için öncül seçenek mi?
Gelin bunu irdeleyelim…
Yarın TÜİK haziran ayı enflasyonunu açıklayacak.
Aylık yüzde 1,5 ila 1,6 enflasyon beklentisi var.
Şapkadan tavşan da çıkabilir: Bir bakmışız aylık enflasyon yüzde 1 olmuş.
Makul düzeylerde piyasa cari yıllık enflasyonun yüzde 35 civarında açıklanacağı bekliyor.
İşte bu vaziyette bir an için yarın yüzde 35 yıllık enflasyona kavuştuğumuzu düşünelim.
Mevcut politika faizi yüzde 46.
TLRef yani gecelik referans faiz oranı ise bugün itibariyle politika faizine eşitlendi; yani o da yüzde 46.
Bu bahisle ortalama TL mevduat faizini şu an için yüzde 46 kabul edelim (bankadan bankaya ve vade uzunluğu ile tutar büyüklüğüne göre bu oranın değiştiğini unutmayalım).
Brüt TL faiz getirisi itibariyle yüzde 46’dan yüzde 35’i çıkardığımızda yüzde 11’lik görece yüksek bir reel pozitif faize ulaşıyoruz.
İşte bu olgu, ilk bakışta Merkez Bankası’nın rahatlıkla 350 baz puan ve hatta 500 baz puan faiz indirimine gidebileceğini ortaya koyuyor.
Ne var ki TL mevduat açısından KAZIN AYAĞI ÖYLE DEĞİL!
Yüzde 15 stopaj var.
Yani TL vadeli mevduat faiz kazancının yüzde 15’i Devlete vergi olarak ödeniyor.
Bu haliyle net getiriler önem kazanıyor.
Merkez Bankası pas geçer ve TLRef’i likidite ayarlamasıyla haftalık repo faizi olan politika faizine indirgerse; yüzde 46’lık mevduat faizinin net getirisi 0,46 × (1-0,15) işleminden yüzde 39 olarak hesaplanır ve pozitif reel faiz pratikte yüzde 4’e düşer.
Şayet Merkez Bankası aynı likidite yönetimi anlayışıyla 350 baz puan indirirse yüzde 42,5’lik TL vadeli mevduat faizinin net getirisi 0,46 × (1-0,15) işleminden yüzde 36 olarak hesaplanır ve pozitif reel faiz pratikte yüzde 1’e düşer.
Eğer Merkez Bankası 500 baz puan indirirse net getiri yüzde 35’e düşer ve reel pozitif faizden bahsedilemez.
Dediğinizi duyar gibiyim…
Hocam, temmuzda ve ağustosta enflasyon düşüş eğilimi kazanırsa reel pozitif faizler artar.
Doğru, lakin enflasyonda düşüş sürerse!
Enflasyonda yapışkanlık riski özellikle yüzde 35’in altında ciddi bir unsur olarak karşımızda.
Ve hiç şüphesiz ki Merkez Bankası bunu dikkate alıyor.
Öyleyse, neden faiz indirimi gelecek ve Merkez Bankası’nın Dolar talebinden korkusu yok?
Çünkü hedeflediği finansal yatırımcılar için ESAS LOKMA TAHVİLLER!
TL mevduatta ortaya çıkacak az pozitif reel faiz getirisi kısa vadede onlar için bir belirleyici değil.
En azından finansal olarak…
Çünkü, yapılması olası 350 baz puan veya üzerinde bir indirim; TL mevduatla mukayese edildiğinde tahvil yatırımcısına ÇOK AMA ÇOK kazandıracak!
Ve özellikle ağır yara almış bankaların buna ihtiyacı var…
O yüzde banka CEO’ları durmaksızın 300 baz puan ve üzeri indirim beklentisi açıklıyorlar!
Ondandır ki, tahvillere saldırıyorlar.
Şimdi kritik soru şu?
19 Mart öncesi benzeri yaşanan lakin sonra ciddi dayak yiyen tahvil yatırımcısı bir daha bu taşın altına elini koyacak mı?
Yabancıları bilmem. Temkinli olabilirler…
Lakin bankalar MECBUR!
Sevgi ve vicdanla kalın…
Prof. Dr. Soner GÖKTEN