İmamoğlu olayı, zaten kırılgan olan ekonomiyi iyice sarstı. O günden beri her şey allak bullak oldu.
Ne borsa düzeldi ne de para piyasaları. Merkez Bankası faiz artırdı, banka kredileri anında kesildi.
Çünkü Türkiye, her ne kadar inkâr edilse de büyük bir kaosa sürüklenmişti.
Sınırlı sayıdaki yabancı yatırımcı, yüksek faize rağmen arkasına bakmadan kaçıp gitti.
50 yıllık şirketler konkordato ilan ediyor.
Ticari kredi faizi yüzde 60 seviyesinde.
Bireysel kredilerde faiz daha da yüksek. Yani vatandaş kredi alıp alışveriş yapamıyor.
Krediyi alan ise ödeyemiyor.
Merkez Bankası’nın son faiz artışı, zaten krizdeki Türk ekonomisine tuz biber oldu.
Şimdi feryatlar yükseliyor: “Faizleri düşürün!”
Vatandaş da iş dünyası da hatta bankalar bile bağırıyor: Bu faiz çok yüksek.
“Nas” döneminde enflasyon yüzde 40 iken, faizler yüzde 9’du.
Şimdi tam tersi: Enflasyon yüzde 39, faizler yüzde 46.
Mevduat faizleri ise yüzde 53.
Yüzde 53 ile para toplayan bir banka bunu kaçla sanayiciye satabilir ki?
En az yüzde 60.
Maliyet ortada.
Faizlerin inmesi lazım mı?
Kesinlikle!
Dünya faizleri artırırken düşüren Türkiye, şimdi tam tersini yapıyor.
Gelelim can alıcı soruya:
Bu Merkez Bankası faizleri ne zaman yeniden düşürmeye başlar?
Şu anda Merkez Bankası üzerinde ciddi bir baskı var.
Sadece iktidardan değil, aynı zamanda sanayiciden de.
Merkez Bankası artık faiz için enflasyona değil, döviz rezervine bakıyor.
Faiz düştüğü an, patlayan döviz talebine…
10 günde rekor sayılacak düzeyde, yani 50 milyar doların çıktığı bir ekonomide faiz indirmek intihar olur.
Bunu Merkez Bankası da biliyor, ekonomi yönetimi de.
Peki Saray?
Gördü!
Bir daha bu filmi görmek ister mi?
Sürprize oynamak isterse, elbette ister.
Bir hikâye var:
İki arkadaş sinemaya gider ve filmde at yarışı sahnesi vardır.
İddiaya girerler. Bir arkadaş beyaz ata, diğeri siyaha para yatırır kendi aralarında.
Siyah at kazanır.
Aynı arkadaşlar aynı filmi bir süre sonra tekrar izler ve yine iddiaya girerler.
İlginçtir, beyaz ata para yatıran kişi yine aynı tercihi yapar ve yine kaybeder.
Arkadaşı sorar:
“İyi de daha bir hafta önce seyrettik bu filmi ve siyah atın kazandığını gördün. Neden bile bile beyaza para yatırdın?”
Arkadaşı üzgün bir halde yanıtlar:
“Sürprize oynadım.”
İşte Saray’ın da sürprize oynayıp oynamadığını temmuz ayında göreceğiz.