Sorular geliyor: Merkez Bankası faiz düşürürse, TL mevduatına yatırım yapmak cazip olacak mı?
Temel finansal okuryazarlık adına size kısaca özetleyerek bu sorunun cevabını size göstermeye gayret edeceğim.
Öncelikle TL mevduatını cazip kılan pozitif reel faizin varlığı ve yeterliliğidir.
Yani TL mevduatından elde ettiğiniz getirinin, enflasyonun üzerinde olup olmamasıdır.
Lakin burada açıklanan enflasyon verisi ve stopajın kazanç üzerindeki etkisi önem kazanır.
Şu an itibariyle 6 aya kadar vadeli hesaplarda stopaj oranı yüzde 15.
Varsayalım ki, bir yıl 365 gün olarak kabul edildiğinde, yıllık yüzde 48 faiz oranından 100 bin TL 32 gün vadeyle bağlanıyor.
Bu durumda BRÜT GETİRİ aşağıdaki hesaplama uyarınca yaklaşık 4.208 TL olacaktır.

32 gün karşılığı brüt getiri oranı yaklaşık yüzde 4,2’dir. Bu bahisle, basit faiz esasıyla yıllık yüzde 48 olan brüt getirinin aşağıdaki hesaplama uyarınca yıllık bileşik getirisi yaklaşık yüzde 60’tır. Hatırlatalım, basit faiz esasında sadece anapara üzerinden faiz elde edildiği varsayılırken, bileşik faiz esasında elde edilen faizlerin de tekrar yatırıma yönlendirildiği yani faiz üzerinden de faiz kazanıldığı varsayılır.
’tır.
Stopaj oranı karşılığı tutar düşüldüğünde ise NET GETİRİ aşağıdaki hesaplama uyarınca yaklaşık 3.577 TL (yaklaşık 631 TL vergi ödemesi düşüldüğünde) olacaktır.

32 gün karşılığı net getiri oranı yaklaşık yüzde 3,577’dir. Bu bahisle net getirinin aşağıdaki hesaplamalar uyarınca yıllık basit faizi yüzde 40,8 iken yıllık bileşik faizi yaklaşık yüzde 49,3’tür.


Şimdi, stopaj etkisiyle tüm verileri karşılaştıralım.
32 gün karşılığında elde edilen yaklaşık brüt getiri (stopaj etkisi hariç) yüzde 4,2 iken yaklaşık net getiri (stopaj etkisi dahil) yüzde 3,6’dır. Yani yüzde 15’lik stopaj, 32 gün vadede brüt getiriyi yaklaşık binde 6 azaltmaktadır.
Yıllık brüt basit faiz yüzde 48 iken yıllık net basit faiz yaklaşık yüzde 40,8’dir. Yani yüzde 15’lik stopaj, yıllık basit faizi yaklaşık yüzde 7 azaltmaktadır.
Yıllık brüt bileşik faiz yüzde 60 iken yıllık net bileşik faiz yüzde 49,3’tür. Yani yüzde 15’lik stopaj, yıllık bileşik faizi yaklaşık yüzde 11 azaltmaktadır.
Mayıs 2025 itibariyle yıllık enflasyon TÜİK tarafından yüzde 35,41 olarak açıklanmıştır.
Bu bahisle, şayet yıllık brüt yüzde 48 mevduat faizine ulaşabilenler açısından, reel getirinin söz konusu olup olmadığı STOPAJ ORANI dikkate alınarak değerlendirilmelidir.
Bu bağlamda, basit faiz esasıyla mevcut durumda yıllık basit reel faiz (0,48 – 0,3541 işleminden) yaklaşık yüzde 12,6 değil; GERÇEKTE (0,408 – 0,3541 işleminden) yaklaşık YÜZDE 5’TİR!
Ve gene, bileşik faiz esasıyla mevcut durumda yıllık bileşik reel faiz (0,6 – 0,3541 işleminden) yaklaşık yüzde 25 değil, GERÇEKTE (0,493 – 0,3541 işleminden) yaklaşık YÜZDE 14’tür!
Tabi hemen not düşelim, bu TÜİK enflasyonuna göre ortaya çıkan durumdur.
Ve çok parası olmayanların da yüzde 48 mevduat faizine erişemediği gerçeği söz konusudur.
Dolayısıyla reel faiz elde edilip edilmediğini, yani TL mevduatının cazibesinin olup olmadığını bu bakış açısıyla; yani stopaj oranına, elde ettiğiniz mevduat getirisine ve açıklanan enflasyon oranına göre karar vermelisiniz.
Likidite açığının azaltılmasıyla mevcut referans TL faiz oranının yüzde 46-47 bandına yerleştiği düşünüldüğünde, TL mevduat faizlerinin de bu bandı esas alacağı gerçeği ortadadır.
Dolayısıyla muhtemeldir ki 19 Haziran’da Merkez Bankası iki seçenek üzerinde davranabilir:
(1) politika faizi pas geçilerek faiz koridoru 150 bp daraltılır ve üst bant yüzde 49’dan yüzde 46,5 seviyesine çekilir;
(2) politika faizi 150 bp düşürülür ancak faiz koridoru değiştirilemeyerek üst bant gene yüzde 46,5 seviyesine çekilmiş olur.
Her iki durumda da Merkez Bankası likidite açığını koruyarak mevduat faizlerini yani referans faiz oranını üst bant olan yüzde 46,5’te tutar.
Bu durumda yukarıdaki hesaplamaları yüzde 48 mevduat faizi üzerinden değil yüzde 46 mevduat faizi üzerinden yenilediğinizde, stopaj etkisi dahil yıllık basit reel faizin (0,39 – 35,41 işleminden) yaklaşık yüzde 3,6’ya; yıllık bileşik reel faizin ise (0,4691 – 0,3541 işleminden) yaklaşık yüzde 11,5’e düştüğünü görürsünüz.
Bu Dolar talebini önlemek için yeterli midir?
İşte bunu ayrıca yazacağım ve konuşacağım…
Sevgi ve vicdanla kalın…
Prof. Dr. Soner GÖKTEN